1. ''cep telefonuma bağımlı değilim, telefonsuz da yapabilirim'' dedikten 2 gün sonra telefonumu evde unutup 5 kilometre yolu koşarak gitmeseydim vallahi billahi inanacaktım bana.
  2. kardeşimin anısı : eskiden telefon sapıkları mevcuttu bir gün bu sapıklardan birisi telefonumuzu çaldırdı telefona o zamanlar 11 yaşında ki erkek kardeşim baktı, sapık klasik sessizce nefes al ver yaptıktan sonra ana avrat küfür edip çat diye kapatmış kardeşim çıldırmış haliyle ve aradan 15 dk geçtikten sonra telefon yine çalar kardeşim telefonu açması ile beraber alo bile demeden ana avrat ağzına ne geldiyse saydırmış da saydırmış ve final arayan kişi babam eve geldiğinde hesabı soruldu tabi ki.
  3. yer: öğretmenler odası
    zaman: boş ders
    matematik öğretmeni: m
    fizik öğretmeni: f
    edebiyat öğretmeni: k (kesret)

    m: geçen gün izmir yolunda gidiyorum tam gaz, bir anda arabanın yağ göstergesi yandı, onunla uğraştım.

    k: ...

    f: iyi ki o göstergeler var abi yaa...

    k: ner'de o göstergeler?

    m: direksiyonun arkasında var ya kesret, sorun olunca kırmızı olarak yanıyor.

    k: e benim kırmızı yanıyor birkaç tanesi.

    f: nasıl yani? hangisi yanıyor?

    k: vallahi yanıyor işte. bir tane alaaddin'in sihirli lambası gibi bir şey var, su damlıyor gibi.. o yanıyor.

    m: motor yağı!

    k: bir tane de kutu gibi bir şey, artı ve eksi var üstünde. o yanıyor.

    f: akü bitmiş!

    k: ...

    m: yauu kesret nasıl geldin allah aşkına??

    k ve m telaşla arabanın yanına iner. m, kaputu açar, bir çubuk bulur orada, çıkarır ve bakar.

    m: ee yağ var gibi aslında. tuhaf... ver bakayım anahtarı bana.
    ...
    m arabayı çalıştırır ve kesret'e seslenir...

    m: bak bakayım, arabayı çalıştırdığın esnada şu yananları mı diyorsun?

    k: evet. :s

    m: ahh kesret ahh, yürü allah aşkına gidelim. anlatacağım ben sana... sana ehliyeti veren...

    k: ...
  4. açilin benimki hepinizinkinden daha komik :))

    orta son ya da lise 1 yeni bitmis. yaz tatilindeyim. arkadasimla bir matbaa dukkaninda calismaya basladik. patron cagirdi beni odasina. ve aramizda aynen soyle bir konusma gecti.

    -tin abututcum bir çay içelim mi ?
    -sagol süleyman abi, ben çay sevmem dedim. :))
    adam bakti yuzume ve
    -hıı oyle mi peki dedi.

    ben de ciktim odasindan. konusmayi duyan arkadasimiz
  5. lise son sınıftayken dershanede bir coğrafya hocamız vardı ve karadenizliydi. sempatik ve zeki adamdı fakat konuşması, tipi vs dershanemizin "temel" karakteriydi kendisi. bu arada saçları erken yaşta dökülmüş olduğundan derste kafası ayna gibi parlar, hoşgörüsüne sığınılarak derste bunun üzerine şakalar yapılırdı. şakaların doruk noktası ise doğum gününde sınıfın erkeklerinin hocaya on ikili tarak seti hediye etmesiydi. normalde şakaları gayet kaldıran ve gülüp geçen hatta kendisi de katılan hocamız tahtaya kocaman bir yuvarlak çizip "aha hepiniz böylesiniz lan" demişti. tabi ki sınıf gülmekten yerlere yatmıştı.
  6. bir arkadaşım var, seksin her türlü aşamasını, fantezisini konuştuğumuz; birlikte kadınları etüt ettiğim pek kıymetli arkadaşım. kendisi gazi'de okuduğundan bir gün şöyle girdim söze,

    olum ya ben hiç asena-isim olarak değil ülkücü hatun anlamında kullandım- düşüremedim sen yapmışsındır, pubik kıllarını hilal biçiminde olacak şekilde mi alıyorlar?
    bu hemen bi irkildi, hangi asena, kimden bahsediyorsun? dedim genel ak ülkücü hatun olarak sordum wyhayahayahdhs, geyik üzerine eğlendik falan bir kaç ay sonra öğrendim ki arkadaşın ciddili manitası varmış adı da asena ndndkdksmsslfld.