1. yeni başlangıçların sloganı. herşey basit ve fonksiyonel olsun diye başlanır ama sonuç her zaman soradan görme bir rokokoculuk.
  2. müzikteki öncüsü eric satie'dir. açıkçası, sevmem.
  3. devlet yönetimi versiyonu için:
    (bkz: minarkizm)
  4. vejetaryen olmamla beraber hayatı sorgulama aşamam da hayat felsefem haline gelmiş akımdır.tüketim ve popülerite çılgınlığına son vermek,fiyat kalite ayrımı yapmak ama aynı zamanda bakımlı ve güzel giyinmek mümkündür.
  5. minimal denince aklıma kaft'ın tasarımları geliyor
  6. grafik, ambalaj ve etiketlerde çok güzeldir, iş kendi hayatıma gelince hiç de beceremediğim şeydir. ben nesnelere cidden anlamlar yüklerim. kocaman yeşil teneke bir kutum vardır. içinde eski sevgilimle tanıştığımızda elimde olan kitaptan tutta arkadaşımla gittiğim sinema biletleri, galerilerden topladığım broşürler, toplayıp kuruttuğım bitkiler, 5 sene önce arkadaşımın verdiği sigara (annem geçenlerde bulup içmeye kalkmıştı iyiki yakaladım) ve güzel geçen günlerin bira kapaklarına kadar her şey var. yatağım bazadır altında ağzına kadar mizah dergileri vardır, masam kitap defterlerle dopdolu. az önceki enrymi yazarken sinirlenip yere attım. ağzına kadar dolu raflar kitaplar.. özensem de nasıl minimalist olayım azizim. ruhuma uygun değil sanırım. bazen odamdan eşya atayım diyorum. afedersiniz çöpüme bile kıyamam yani.

    edit:mimaride de en sevmediğim söz: less is more. hayır canım more is candır.
  7. mevzu penis olunca o kadar da seveni olmadığı ortaya çıkar.