1. "mutluluk mavi çocuk
    oynardı bahçemizde"

    her şey çocukken güzel, mutluluk bile. "bahçedeki çocuk kahkahaları" demek bile kulağa hoş geliyor. bilinç kazanmaya başlayınca insan hayat da küçülüyor gözünde yüksek bir tepeden vadiye bakarcasına. vadi küçüldükçe gözünde, hem hayatın öyle çok da mutluluk kaynağı olmadığının farkına varıyorsun hem de ölüme yazgılı insanın hayat amacı olarak büyük mutluluklar peşinde olmaması gerektiğinin.

    kurtarıcı bekler ya kimi insan, mutluluk da bazı şartlar sağlandıktan sonra gelecek bir şeymiş gibi beklenmemeli. gelirse ne âlâ, her şey gibi o da geçici, abartmamalı. gelmiyorsa "yanlış yerlerde mi arıyorum acaba?" diye sormalı insan bence.

    konfüçyüs : "mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. mutluluk bir varış değil bir yolculuktur. pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. oysa mutluluk insanın boyu hizasındasır. " der.

    mutluluğun maddi bir karşılığı yok benim için.
    bitirdikten sonra bir kitabın kapağını kapatmak, birine sıkıca sarılmak, karşılaşılan gözlerde tebessümü görmek, deliksiz uyuyabilmek, varlığımla birinin hayatına anlam katmak, güzel bir şarkının dilime dolanması...
  2. yaklaşık on gündür, periyodunun azalmasıyla, kendisiyle olan ilişkim yeni bir boyut kazandı. belirli bir süre içerisinde sayıca çok daha sık mutsuz ve mutlu oluyorum.

    şöyle örnek vereyim, ekşi sözlük'te başlıklara göz atarken, saçma bir başlığa denk gelince, bilgisayarı kapatıp yaşamıma küfredesim geliyor. elim kolum bağlanıyor, felç geçiriyorum. birkaç saniye sonra başka bir şeyle karşılaşınca da, hayatı dolu dolu yaşayayım, bir şeyler yapayım, yazayım, çizeyim, konuşayım, üreteyim istiyorum. ve bu git-gel gün içerisinde devam ediyor. belki akşamları biraz daha istikrarlı oluyorum, diyebilirim.

    kendimi bir çekiyorum, bir itiyorum... ama böylesi, en azından şimdilik, daha iyi.

    zira önceleri, 25 yıllık bir sıkıntı imparatorluğuna hapsedilmiştim. en azından şimdi bir boklar yiyorum. iyi ya da kötü.
  3. nasıl oluyor da özgürlükle yanyana sırtsırta olmuyor olamıyor bir türlü anlamadığım kavram. bunu çözersem sanırım kafamda hayata dair çok fazla bir problem kalmayacak.
    abi
  4. serotonin ve endorfinin yükselmesidir. serotonin bazı gıdaları tüketmekle yükselebilir. bunlara çikolata,portakal,süt, mandalina örnek verilebilir. endorfin ise egzersiz, heyecan, seks ve orgazm gibi durumlarda artış gösterir.
  5. hep sıkışık, hep olmayacak zamanda, hep kapı aralığında, hiç beklemediğimiz anda aniden çıkıveren, küçücük bir zaman diliminde başı göğe erdiren, çabuk kaybolan, ileride o anı hatırladıkça yine hafifçe gelen duygu durumu.
  6. hep mutlu olmak istiyoruz hep ve daha çok, daha çok. ama asla olmuyor, olması olası bile değil zaten. acı çekmeden mutlu olunmuyor. osho, acı ve mutluluğu eș miktarlarda çalışan musluklara benzetmekteydi bir kitabında. evet ne kadar çok aci çekersek o kadar mutlu oluyoruz, gökyüzünü sevmek de tam buradan geliyor, gökyüzü kızıla boyandığında, gün doğduğunda, battığında mutlu olmak da tam buradan geliyor. lakin ki bir eşitlik yazabilir miyiz, çektiğim tüm acılara değdi diyebilir miyiz mutlu günlerimiz için? ben diyemiyorum. hicbir şeye değmedi. belki bir sürü kişinin özel bulduğu birisi oldum, belki güçlü bulundum başka gözlerce ama değmedi buna. yaşamak, savaşırcasına yaşamaya değmedi. belki güzel güneşli günler görürüz ama başkalarının acı çektiğini, açlıktan ölen, tecavüze uğrayan, yapayalnız kalan onca insanın varlığını bile bile daha çok güzel daha çok güneşli günler istemek de biraz şımarıkca geliyor kulağa.
  7. mutluluk gülüşüne dokunabilmek...
  8. mutluluk, kimsenin sahip olamadığını düşündüğü ya da sahip olduğunda bunun çok da uzun sürmeyeceğini düşündüğü şeye verilen isim aslında. peki ya mutluluk bu kadar uzak mıdır? yoksa uzaklaştıran bizler miyiz? bunu hiç düşünmeyiz. çünkü etrafımızda hep mutlu olmanın ne kadar zor bir şey olduğu aşılanır bizlere. kim bilir belki de bize bunu aşıladıklarının farkında bile değillerdir. diyeceğim o ki mutluluğu sığdırmaya çalıştıkları bu dar kalıplardan çekip çıkarıp onu elde etmek de bizim elimizde, olana razı olmak da bizlerin elinde.. yani mutsuzluğa.mutsuz olmayı kim ister ki diyeceksiniz belki. haklısınız. o halde etrafınızda mutlulukla ilgili söylenen palavralara kulaklarınızı tıkayın. ve mutluluğu özgürce yaşayın. mutlu olmak elimizde, bunu aklınızın bir köşesine yazın.
    misal
  9. mutluluk (maddi-manevi) isteklerinize ulastiginizda icinizde beliren, genellikle kisa suren hir histir zira insanoglu surekli yeni isteklerin pesinde kostugu icin (bkz. in the pursuit of happiness) her daim mutlu olmaya calisir ama en guzeli elimizde olanlarla mutlu olabilmektir.