1. şehrin gürültüsünden kargaşasından, insanların entrikalarından, kavgalarından, hep daha üstün daha zengin olma yarışından bir nebze dahi olsa kaçmak, nefes almak, hayatın anlamını tekrar sorgulamak, kendine çeki düzen vermek adına kıymeti bilindiğinde çok güzel küçük küçük molalardır.
  2. dinin direğidir.

    namaz pazarlıkla mı beş vakit oldu diye merak ediliyor. hadis sanırım. doğru mu yanlış mı allah bilir. doğruysa da zahirine bakınca görünen budur. bu açıklama çoğu insanı da tatmin eder. allah'ın kullarına merhameti, hz muhammed'den önce gelen peygamberlerin onu kabullendiği ve islamın hak din olduğu, hz. muhammed'in buradaki tutumuyla üstlendiği görev zahiren anlaşılır. bunlar meseldir, örnektir. ruhu daha ince kumaştan olanlara başka açıklamaları da vardır şüphesiz. din, bir zümre için değil tüm insanlık için vardır. bir meseleye üçüncü sınıf komedyen gibi malzeme çıkarmak için bakılırsa bakan mutlaka kendince bulur bir şeyler.
  3. dinin direği.
    gundi
  4. gerçekten kalbî duygularla eda edildiğinde, kişiye büyük bir huzur verir. sıkıntınız varsa eğeri içiniz daralıyor, yerinizde kıvranıyorsanız, iki rekat namaz kılın, faydasını muhakkak görürsünüz.

    not: tecrübe ile sabittir.
  5. bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur:

    “bir namaz kılanın dörtyüz namazı vardır.
    bir namaz kılanın ikiyüz namazı vardır.
    bir namaz kılanın yüzelli namazı vardır.
    bir namaz kılanın yetmiş namazı vardır.
    bir namaz var ki elli namaz karşılığıdır.
    bir namaz var ki yirmiyedi namaza mukabildir.
    bir namaz da on namaza denktir.
    bir namaz var ki bir namaz sayılır.

    kendisine dörtyüz namaz yazılan kişi, mekke’de beyt-i haram’da imamla birlikte cemaat içerisinde iftitâh tekbirini kaçırmadan kılan kişidir.

    ikiyüz namaz yazılan kişi, namaz hükümlerini bilerek insanlara namaz kıldırandır.

    kendisine yüzelli namaz yazılan kişi, müezzinlik yapan kimsedir.

    yetmiş namazı olan kişi, misvak kullanarak güzelce abdest alan ve camide cemaatle kılandır.

    kendisine elli namaz yazılan kişi, camide (kalabalık bir) cemaat arasında imamla kılan fakat iftitâh tekbirini kaçırandır.

    yirmiyedi namaz yazılan kişi, abdestini güzelce alan, iftitâh tekbirini de kaçırmayan ve mescitte (az bir) cemaatle kılandır.

    kendisine on namaz yazılan kişi, cemaate kavuşan fakat iftitâh tekbirini kaçıran kişidir.

    kendisine tek namaz yazılan kişi ise, cemaatsiz olarak tek başına kılandır.

    (kıldığı halde) hiçbir namazı bulunmayan kimse ise kılarken horoz gagalaması gibi gagalayan (hızlı kılan), rukû’unu ve secdesini tamamlamayan kişidir.

    işte onun namazı eski elbise gibi dürülecek ve sahibinin suratına çarpılacaktır.

    böylece ona: ‘sen namazını korumadığın gibi allâh da seni korumasın!’ denilecektir.”
  6. tanrı'nın kendini günde 5 kez hatırlatmak için bulduğu yöntemdir. ayrıca inanan insanlar için bir sığınmadır, huzur arayışıdır. inanı rahatlatır. güven verir. ama sonuç olarak vaat edilen cenneti hak etmek isteğiyle kılınır.
  7. kendisiyle komik bir anım var. anlatayim da hep birlikte gülümseyelim.

    ortaokul 6.siniftayim. bir ramazan gunu tipik sultanahmet gezisine gittik sinifca. camiiye girince herkes namaz kilmak istedi. bir tek ben bilmiyorum namaz kilmayi. dediler ki sen bize bak, biz ne yapiyorsak onu yap. icinden de bildigin dualari oku. tamam dedim.

    neyse abdesti de onlara baka baka aldim zaten. gectik namaz kilinacak yere. arkadaslarla basladik. ama ben duaya odaklanmisim. namaz hareketlerini hic yapmiyorum. yani arkadaslar yere egiliyor, oturuyor falan ben sabit ayakta duruyorum oyle. kendi kendime dedim napiyorsun tinciiim, egilsene yere. egildim hemen. ama sonra da fark ettim ki duayi okumuyorum oyle kizlara bakiyorum. anlayacaginiz bir turlu senkronize olamiyorum. o namaz bitene kadar ne duayi tam okuyabildim ne de hareketleri tam yapabildim. ilk ve son namaz deneyimimdi. sultanahmet'teki o halimi hatirlar hatirlar gülerim kendime :)
  8. kur'an'daki karşılığı salât'tır. bu kelimenin ne manaya geldiği yine kur'an'da geçtiği ayetlerdeki anlam bütünlüğüne bakarak çıkarılmalıdır. bizler her kelimenin karşılığını türkçe kelimeler kullanarak çevirmiş iken, neden salât kelimesini farsça bir kelime olan "namaz" kelimesini kullanarak çevirdik? bunun üzerine ciddi manada gidilmeli ve islam dininin anlaşılmasının ve uygulamalarının üzerindeki iranî etki araştırılmalıdır. kur'an'da ne namazın kılınış biçimi ne de rekat sayısı vs. yazmaz. bunların yazmayışı bile bizim salât yerine "namaz" kelimesini kullanışımızın yanlış olduğunu gösterir. ilaveten "kılmak" yahut "kılınmak" diye bir kavram da kur'an'da yoktur! halk arasında bilinen ve meallerin bir çoğunda "namazı kılın" şeklinde çevirilen ifadenin arapça orijinalinin birebir türkçe tercümesi "salâtı yerine getirin" yahut "salâtı ikame edin" şeklindedir. salât, birden fazla biçimde ifa edilebilecek bir eylemdir. benim tespitime göre kur'an'da salâtın onlarca ifa biçimi vardır ve yine benim gördüğüm kadarıyla bugün camilerde evlerde bir ritüel olarak yerine getirilen "namaz kılma" olgusunun kur'an ile uzaktan yakından alakası yoktur.
    milyonlarca insanın asırlardır bu ritüeli gerçekleştirmiş olması bunun doğru olduğu anlamına gelmez. yanlış her zaman yanlıştır. sorgulayıcı beyinler, gerçeği aramak isteyen beyinler benim ne demek istediğimi anlayacaklardır. mukallit gelmiş mukallit gidecekleri ise kendi yoluna bırakmak lazım gelir. merak eden arkadaşlarla bu husustaki çalışmalarımı paylaşabilirim.
  9. islam'a has değildir. öncesine dayanır.
  10. farzdır