1. 11 yaşımda öğrendim kurallarını. o vakitten beri bütün maçları kaybettim, birini bile kazanamadım. o kadar berbatım bu işte.
  2. eğer dedeniz sovyet kökenliyse, evde mutlaka akşamları oynanan oyundur.
  3. böyle şeyler yapan biri değilim ancak 35.hamleden itibaren izleyin pişman olmazsınız. karşımdakinin ne yapmaya çalıştığını biri bana anlatsın lütfen :)

  4. oynamaktan en çok "lezzet" aldığım oyun. çocuk yaşta oynamaya başlamanın çok çok faydası vardır. bu demek değil ileri yaşta öğrenirseniz faydası olmaz ancak küçük yaşta öğrenilirse karakteri , davranışları çok olumlu etkiliyor. en önemli katkısının başınıza gelen herhangi bir olayda hızlı bir şekilde en doğru kararları vermenizi sağlaması ve olaylara çok farklı açılardan bakabilmenizi sağlamasıdır. ayrıca daha planlı hareket etmenizi sağlıyor ve sezgilerinizi güçlendiriyor. faydası sayılarak bitirilemez diye bir tabir vardır ya , hah işte bu duruma tam da uyuyor bu kalıp. eklemek gerekirse : gittikçe daha az düşünen bir insanlık olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda ; daha mantıklı ve daha çok düşünmemizi sağlayan bu oyundan daha faydalı ne olabilir ki ?
    rosky
  5. bu oyunu oynamak zevklidir,ama üzerine düşünmek,en azından benim için,çok daha zevkli ve doyurucudur.üzerine düşünmekten kastım,matematiksel bir çözümleme yapmaya çalışmak,oyunu mükemmel oynamak diye bir şeyin var olup olmadığını,varsa oyunu mükemmel oynayan bir yapay zekanın gelistirilip gelistirilemeyecegini düşünmek.oyunun "teknik" kısmı sadece bunlar,bir de binlerce yıldır oynanan,ciddiye alınan bir oyunun romantik,felsefi bir tarafı var.sanırım bu yüzdendir ki,tanıdığım çoğu kişi satrancı elektronik bir ortamda oynamaktansa gerçek bir tahtada,taşlara dokunarak,rakibi görerek oynamayı tercih ediyor.
  6. bildiğimiz insan medeniyetinde, bildiğimiz zamanın sonuna kadar muhtemelen var olmaya devam edecek olan oyundur. sebebi ise basittir : milyonlarca insanı kitle imha silahları ile ortadan kaldıran, güneş sistemine uydular gönderen, binlerce km arası mesafeyi iletişim ve ulaşım teknolojileri ile kısa zaman aralıklarına sığdırmamızı sağlayan zeka yapılarımızın savaş antremanıdır. siz siktir edin pokemon go oynayan bebelerin bu oyuna laf atmasına. ister net üzerinden, ister güncel hayatta oynamak isteyen mesaj atabilir.
  7. turnuva maçları 3-4 saat sürüyor. zor oyun. bilmem kaç tane açılış ve savunma var. böyle de teorik. biz fanilerin bu oyunu iyi oynayabilmesi için teorik çalışmaların yanısıra bir sürü de antrenman yapması gerekiyor. stratejiler, tecrübe edilmiş doğru ve yanlışlarla oluşturulabiliyor. sadece düşünce oyunu olsa yine iyi; rakibin saçma sapan hareketleriyle psikolojik mecraya da kayıyor. şimdi herif masa başında sallanıp duruyor. konsantre olamıyorsun. şahı alıp adama yediresin geliyor. böyle de sinir harbi oyun.
    yok
  8. hiç sevmediğim oyun. bana kuralları saçma geliyor. mesela at dediğimiz hayvan, oyunun yapıldığı dönemdeki en hızlı ulaşım aracıydı. bu yüzden vezir gibi dört tarafa da gidebilmesi lazım. kare sınırlaması da olmamali. ayrıca vezirin hareketlerinde bir sınırlama olmalı. bir bu tarafta bir karşı tarafta. kale dediğin daha hantal olur. gerçekle hiç alakası yok. gerçi bu bir oyun. gerçekle alakalı olmak zorunda değil.

    bir de bu oyunu oynayanlardaki trip hic hoşuma gitmiyor.

    "yhaaa bu qralların oyunu amaaa ))): "
    "onlar bu oyunla savaş kazanıyodu ))):"

    oyunda piyonunu gözünü kırpmadan verirsin. ama gerçekte binlerce askeri gözünü kırpmadan ölüme yolla da göreyim. ayrıca sen kimsin lan? metin oktay misin, pele misin? ne krallığını gördük senin?
  9. eskiden çok severdim oynamayı yıllardır hiç oynamıyorum, oynayacak kimse yok öyle.. kardeşimle sürekli maç falan yapardık, o bayağı iyi oynaedı ben daha ehh falandım ama sürekli bi satranç seti falan alırdık. o artık bilgisayar oynuyor ben de ortamlarda oynayan insanlara özeniyorum, en son bi arkadaşıma satranç oynayalım mı dedim.. ne yapçaz satrancı dedi (içimden gtine sokçan dedim) eheh peki dedim yani böyle de manda boku çevrem