1. pekiştirme sözcüğü olan çok, 'seni seviyorum' cümlesine bir büyü katar. 'seni seviyorum' sanki gizliden karşılık beklemektedir. aslında aynı eylemi anlatan 'seni çok seviyorum' ise bir cevap beklemez. koşulsuzluk da içerir sanki. ya da bana bu cümleyi kurarken takındığı nida ve seslerin vurgusu bende bu etkiyi bırakıyor. bilemiyorum sanırım bana böyle geliyor. 'seni çok seviyorum'. hah yine aynı his.

    bu konuda benim gibi düşünen var mı merak ediyorum. geçmişten zihnime düşen bir görüntü parçası kulağıma sürekli bunu fısıldıyor. hiç durmadan yeniden başa dönüyor.
  2. "biliyorum" diye cevap verdiğim oldu.

    öküzüm galiba evet.
  3. "çok" sözcüğünün eklendiği cümleye -tabii söyleyen de hissederek söylüyorsa- öyle bir etkisi oluyor ki, sanki cümlenin sonunda üç nokta var ve devamını hayal et der gibi. ama oradaki "sen" olmak "çok" mutlu da edebilir, üzebilir de.
  4. "seni seviyorum" bazen düşünmeden, inanmadan, gerçekten hissetmeden de söylenebilir. bir anlık heyecanla, şevkle söylenebilir. tam olarak gerçeği yansıtmıyor olabilir. söyleyen hemen arkasından pişman olabilir, söylenen kişinin içine kuşku düşebilir. yani "seni seviyorum" bazen gerçekten "seni seviyorum" değildir.

    ama "seni çok seviyorum" emindir sevdiğinden, olduğu gibidir, içtendir. kime "seni çok seviyorum" dediysem çok sevmişimdir ve kolay kolay da bitmez o sevgi.

    "seni çok seviyorum"larla dolu bir hayat şanslı bir hayattır ve umut barındırır. hem söyleyeni mutlu eder, hem söyleneni. bu cümleyi duyduğunuzda sıkı sıkıya sarılın söyleyene, hiç bırakmayın.
  5. bana diyen çıkmadı lan.
    ne talihsizim mk
  6. seviyorum yetmeyince, çok kelimesinin eklendiği sözcük. fakat yetmez ki çok.
    ne kadar çok? sonsuz kadar mı? sonsuz ne kadar peki?

    bak aagidiş; ışık dediğimiz namussuz, bir saniyede 7 kere dünyanın çevresini dolanıyor.
    şindi gezegenler arası mesafeyi got gafamız almadığı için ışık yılı diye bi ölçü birimi kullanıyoruz. 1 ışık yılı yaklaşık olarak 10 trilyon kilometre. ontirilyon!

    yine şindi; bi düşünüverir misin lütfen, gezegenlerin arası bik bik ışık yılı diyoruz ve uzayda toz zerresinden daha daha daha daha çok çok daha minnacık yer kaplıyoruz.
    e uzayın sonu var? uzay bile sonsuz diil?

    şimdi seni çok seviyorum'daki çok sonsuz kadar mı çok?
    bana çok yetersiz, çok. çünkü sonsuz seviyorum, çok deyince. aklımın ve aklının almayacağı kadar çok.
    o yüzden seni çok seviyorum demek, uzayın tamamen içe çöküp bir tenis topu kadar olması kadar patlatıcı geliyor bana.
    sonsuz yokken sonsuz seviyorsam, nasıl çok ile durabileyim?

    allahını seven üzerine kesicem kendimi atsın.
  7. seni çok seviyorum ama merak etme bunu içimde bir sır olarak saklayacağım
  8. sadece sevgiliye söylenmesini saçma bulduğum sözdür.
    seni seviyorum demek biraz klişe ya da içi boşaltılmış geliyor bana. seni çok seviyorum daha sıcak içten gibi. ama insanlara da seni çok seviyorum deyince götünü kaldırma riski var.
    ya da daha az sevdiğini söyleyen birisine sık söylesen samimiyetsiz bulur mu düşüncesi oluyor.
    zordur bu cümleyi kurmak ,ister sevgili, ister arkadaş. bi de karşıdaki ya sevmiyosa ben bi de bunu söyleyerek aptallık mı ediyorum tereddüdü vardır.
    sevmek zor zanaat vesselam ..
    wtf
  9. "seni çok seviyorum" ile "seni seviyorum" arasındaki bu karşılık bekleme beklememe farkını ben de hissediyorum aslında ama sorsalar hani fark nedir diye söyleyemezdim. şimdi böyle okuyunca tam bir fırat budacı tespiti gibi oldu, evet lan aynı ben.. vay be adam ne tespit etmiş aynen ya falan gibi tepkiler verdim içimden. kısacası evet yani oradaki o çok sözcüğü kendi anlamının dışında bir şey katıyo bu cümleye.
  10. zaten türkçe'yi zor konuşuyorum, konuşunca da tatar aksanıyla konuşuyorum, o kadar çok kelimeyi bir anda kullanacağımdan ötürü söyleyeceğim kişinin çok önemli bir kız olması gereken cümle.

    bunu söyledikten sonra terk edilirsem sırf şu cümleyi söylemeye o kadar emek harcadığım için üzüleceğim.