1. istanbula bir sonraki gidişimde bütün bir tavukla veya biraz etle sevmeye gideceğim köpek... ama şimdilik aydındakileri doyurmakla devam edeceğim.
  2. "sevgi emekti." demiş güzel gözlü kadın.

    sevgi emektir. size emek vereni seversiniz. emek verdiğiniz şeyi seversiniz. bu yüzden küçükken yaptığınız resmi, iyi not aldığınız dersleri, hobilerinizi, dostlarınızı, sevgilinizi seversiniz. hepsinde emeğiniz, alın teriniz var.

    çok doğru söylemiş güzel gözlü kadın. "sevgi emekti."
  3. kimi sevgilisini sevgisi karşılığında satın alır.
    kimi zamanını ve emeğini harcar.
    kimi parasını.
    ha para, ha emek. ne fark eder vicdan masturbasyonundan başka.
    sevgi emek de değil.
    ne yani ben emek, para ve sevgi sarf etmezsem sevmeyecek misiniz?
    haklısınız, sevmiyorsunuz. bu da sizin kaliteniz.
  4. onun somut bir şey olduğunu düşünmekle beraber, yokluğunda kendimi hiç kimse gibi hissediyorum. sanki birinin var olması için sevmesi veyahut sevilmesi gerekiyor. belki de öyledir gerçekten? somut bir şey dedim ya, sevgi benim bedenimin içinde bulunan bir organ kadar somut. ciğerlerim kadar, kalbim kadar... hep belli bir miktar bulunuyor içimde. bazen çok artıyor, çok sevdiğimde. bazen çok azalıyor, çok üzüldüğümde. ya sevdiğim birini kaybettiğimde? içimdeki sevgiyle kalakalıyorum, onun için artan sevgim içimde kalıyor öylece. amacı olmayan, nedeni olmayan, sonucu olmayan bir şeymiş, fazlalıkmış, istenmeyenmiş gibi... içimden çıkıp gitmek istiyor, diğer sahibine gitmek istiyor. ona "ben senin için var oldum" demek istiyor. ama istenmeyeceğini bildiğim için çıkmasına izin vermiyorum. bir sağ tarafıma bir sol tarafıma çarpıyor, çıkmak için. canımı yakıyor içerilerde bir yerlerde "ben buraya ait değilim!" diyor. gitmek istediği kişi artık yok. bunu bilmiyor. işte bu çıkıp gitmek isteyen sevgiyi, asıl gitmesi gereken yerin yine benim kalbim olduğuna inandırıyorum şimdi. kendim için sevgi büyütüp kendimi seviyorum şimdi. sevgim, şefkatim, merhametim gideceği yeri çok iyi öğrendi şimdi.
  5. sevgi, kişinin karşısındakini bütünüyle kabul etmesidir. insan yeri gelir gökteki kuşu, yeri gelir dağları sever. bazende en zoru seçer sevmek için, sabrın ve umudun ne demek olduğunu o zaman anlar.
  6. sevgi, bir koruyucu kabuk, lezzetli alan, çekirdek kabuğu ve öz-tohum gibi saklıdır. meyveyi koruma derdine düşersen, kabuğun yırtılmazssa, çekirdeğin kırılmazsa sevgin ortaya çıkmaz. sevgisini vermeyen çürür gider. dünyada yok olmak diye bir şey yoktur, devri daim vardır, güzelliğe karışmak vardır. fakat ve fakat çürümek diye de bir şey vardır. korkmak lazım çürümekten, ne karışmaktan ne ölmekten.
    abi
  7. dedemin vefat edişi 28 yıl olmasına rağmen anneannemin dedeme söylediği geliyor aklıma.

    "ikimizi bir kefene saralar
    bir kabirde sır olalım sevdiğim.."

    abbas sayar der ki, "toprak, hayatı sevdirir. sonra unutturur." evet, sevgi önce hayatı sevdiriyor. sonra ise unutturuyor.