1. onun somut bir şey olduğunu düşünmekle beraber, yokluğunda kendimi hiç kimse gibi hissediyorum. sanki birinin var olması için sevmesi veyahut sevilmesi gerekiyor. belki de öyledir gerçekten? somut bir şey dedim ya, sevgi benim bedenimin içinde bulunan bir organ kadar somut. ciğerlerim kadar, kalbim kadar... hep belli bir miktar bulunuyor içimde. bazen çok artıyor, çok sevdiğimde. bazen çok azalıyor, çok üzüldüğümde. ya sevdiğim birini kaybettiğimde? içimdeki sevgiyle kalakalıyorum, onun için artan sevgim içimde kalıyor öylece. amacı olmayan, nedeni olmayan, sonucu olmayan bir şeymiş, fazlalıkmış, istenmeyenmiş gibi... içimden çıkıp gitmek istiyor, diğer sahibine gitmek istiyor. ona "ben senin için var oldum" demek istiyor. ama istenmeyeceğini bildiğim için çıkmasına izin vermiyorum. bir sağ tarafıma bir sol tarafıma çarpıyor, çıkmak için. canımı yakıyor içerilerde bir yerlerde "ben buraya ait değilim!" diyor. gitmek istediği kişi artık yok. bunu bilmiyor. işte bu çıkıp gitmek isteyen sevgiyi, asıl gitmesi gereken yerin yine benim kalbim olduğuna inandırıyorum şimdi. kendim için sevgi büyütüp kendimi seviyorum şimdi. sevgim, şefkatim, merhametim gideceği yeri çok iyi öğrendi şimdi.