1. müşteri memnuniyetini dikkate alan ender firmalardan biri.

    bir kere gittik, siparişi verdik ayakta dikiliyoruz. sonra birkaç genç gelip soğuk içeceklerden sipariş vermek istedi. istediği şeyin ismini hatırlamıyorum da neyse işte kalmamış ondan. görevli başka bir içecek teklif etti. eleman da çekimser kaldı, pek almak istemedi. bunun üzerine görevli "eğer beğenmezseniz iade edersiniz, sorun değil." dedi. çocuk da tamam öyleyse diye kabul edip en büyük boy hazırlanan içeceğinden bir yudum aldı ve beğenmedi. görevli de hemen iade alıp başka bir içecek verdi. ben de şaştım kaldım.

    aynı hadise çoğu yerli mekanda dayak yeme sebebidir.

    bir de sakarya gibi bir şehirde bile güler yüzlü, nazik çalışanları nereden buluyorlar merak ediyorum.

    bir de buna pahalı diyenleri ben de anlamıyorum. lan çoğu mekanda nescafe 3'ü 1 arada getirip 8-10 lira alıyorlar. burada o fiyata kovayla kahve içiyorsun. üstelik de gayet lezzetli kahveler. beyaz mochalarına aşığım.
  2. hep ön yargıyla yaklaştım ancak mocha tarzı kahveleri sevmeyen ben bu markanın filtre kahvelerini içince ne kadar gereksiz ön yargı yaptığımı farkettim. filtre kahve hem diğer kafelerr göre daha uygun fiyatlı hem de gayet iyi. içiniz, içtiriniz efendim.
  3. işletme olarak beğendiğim kahve lezzeti olarak beğenmediğim mekan. ne starbucks'çıyım ne de sonsuz eleştiremem. orhan gencebay'ın bence sen de haklısındaki herkesle arası iyi olan adam konumundayım. her şeyden önce müşteri odaklı mekan. hızlı servis, konfor bunları sunuyor. diğer taraftan bakıyorsun karton kutuyu ben koca elimle kavlayamıyorum o ergen kişiler nasıl tutuyor da litreye yakın kahve içiyorlar anlamıyorum. bu amerikalıların her şeyi büyütme hastalığı var. kahve dediğin türk kahvesi ve espresso gibi ölçüler olduğu gibi filtre kahve için de 180 ml yada 200 ml ideal ölçü olarak kabul ediliyor. starbucks ve burger king modeli mekanlar, sadece 1 yada 2 tl karşılığında standart ölçüleri hep büyütme üzerine kurulu bir ticari anlayışları var. arkadaşlar bu tuzağa düşmeyin. kahve 1 litre o devasa karton bardakta içilmez, kolanın adını dahi anmak istemiyorum. bu konuda karton anlayışı bana ters geliyor. eğer starbucks "ben ucuz tutuyorum o yüzden karton yapıyorum" derse ucuz da değilsinki derim.

    neyse gelelim ülkedeki diğer kahve evleri de o kadar kötü ki. özsüt'e oturup bir kahve içeyim dedim adam yanında illa su da itekliyor. hesap istiyorsun abartılı bir bozuk para ile getiriyor. yani bunlar biraz ucuz numaralar olmuyor mu? kardeşim ben yine bahşişini bırakırım ama gözüme sokma bazı şeyleri. velhasıl illaki vardır butik işini iyi yapan yerler, starbucks başlığında diğer kahve evlerini tartışma durumu oldu sanki özet geçeyim. ne artıyım ne eksi.
  4. ermeni diasporasının baskıları neticesinde 3.7 milyon nüfusa sahip los angeles'teki 446 bin ermeni'yi memnun etmek için mağazalarında bulunan türk bayrağını kaldıran starbucks işletmelerinin 80 milyon nufusa sahip yüzbinlerce müşterisinin bulunduğu ülkemde para kazanmasını ve hissiyatımızı hiçe saymasını kabullenemiyor oraya gidenleri anlayamıyorum...
  5. bazı tiplerin çok fazla kasıldığı mekan. genel olarak insanlar kültürlü görünmeyi tercih ediyorlar sanırım. ben ve arkadaş çevrem bu şekilde değiliz. (kültür düşmanıyız demiyorum rahatız yani) adam bizden önce girdi girmeden hemen önce kapıda yaaağ gangaaağğ ağuauğuağauğuağauğ diye güldü içeriye girdi bir baktım duruşu dikleşmiş saçlar düzelmiş etrafa attığı bakış yaydığı hava her şey tamamen değişmiş. ilk dedim yok be insan bu kadar kasılamaz bi baktım arkadaşları da aynı şekilde hemen davranışları değişmiş. kötü mü olmuş olmamış tabi de bildiğin kahvelerini alıp yerlerine geçene kadar konuşmadılar bile. bense daha çok takıldığım arkadaş grubumla giderim ve bana her zamankinden çek gülüm gibi saçma sapan bir espriyle arkadaşıma komutu veririm bana lattemi alır ben koltuğumda bağdaş kurmuş şekilde arkadaşlarımla muhabbetimi eder kahvemi yudumlarım. diyeceksiniz ayıp değil mi koltukta o şekilde durmak. ayıp sanırım biliyorum ancak benim genel duruşum bu halama ziyarete gitsem de aynı kız arkadaşıma gitsem de aynı okul içerisinde de aynı hatta arabada da arka koltuklardaysam yine bağdaş kurup otururum.


    özetleyecek olursak:
    +ları:
    1- herkes kendi kafasında takılıyor kimse kimseyi rahatsız etmiyor. isteyen gidiyor bilgisayarına bakıyor isteyen müziğini dinliyor isteyen arkadaşıyla muhabbet ediyor
    2- iyi arkadaşlıklara yol açtığına şahit oldum. starbucks'ı ön yargılarımdan ötürü geç kullanmaya başladım ancak kısa sürede iyi arkadaşlar edindim. herkes anlatıldığı veya verdiğim örnekteki gibi kasıntı değil. 2 kez üst üste yalnız başıma gidip orada kitabımı okuduğumu görünce birisi geldi oturdu benimle muhabbet kurdu artık yalnız gidersem ya ben onun yanına ya da o benim yanıma geliyor oturuyoruz konuşuyoruz olayın büyüsü bozulmasın diye daha soy adlarımızı bile sormadık eğlenceli bir arkadaşlığımız var.
    3- fiyat performans açısından iyi lattesi cidden lezzetli çayları da çok hoşuma gidiyor
    4- şubelerin çoğu büyük ve ferah aynı zamanda çalışanların da pek çoğu hoşsohbet anladığım kadarıyla ben fazla çekingenim ama arkadaşımın yaptığı espriye espriyle karşılık verip gülüşmeleri vs. satıcı ve müşteri tarzından daha samimi ve bağlayıcı geliyor sanırım çalışanların genç olmasından kaynaklı bu da.

    -leri:
    1- gününün 3-4 saatini orada geçirenler ve her gün o mekana gidenler var. karışmak bana kalmadı tabii de haftada bir veya iki kez gitmiyorsanız her gün 3 saat cidden büyük bir kayıp.
    2- bazı şubeler çok küçük uğultu olabiliyor rahatsız etmiyor o kadar tabii ancak yine de eksi olarak değerlendirilebilir.
    3- bazı kasiyerlerin (kasten yapıyorlarsa şimdiden özür diliyorum) uzun süre çalıştığında veya dalgın olduğunda kafasının karışması ve ismi yanlış yazmaları. (bana ilyas yazdılar ve ismimde ilyasla ortak harf bile yok ki gayet net konuşmuştum hala içimde lan niye yaptınız olm)
    4-fiyatı kafeler olarak değerlendirdiğimizde gayet iyi ancak ben bu malzemeleri bulur evde yaparım diyorsanız mantıksız tercih.
    5- pahalı olduğundan yaşıtlarım arasında bir sıtarbaksa gittieeeaamm havası oluyor (özellikle kadınlarda ancak erkeklerde de var bunu demeden edemem [kusura bakma canım hemcinsim]) sırf hava atmak için buraya gelip bi kahveye 7 8 9 10 tl gibi meblağlar vermek yanlış geliyor. bunu her gün yapanlar var ve bunla hava atanlar var cidden kötü bir durum.
    6-sıra hızlı ilerliyor. bu nasıl kötü bir durum diyeceksiniz şöyle izah edeyim; ben daha yeni starbucksa gitmeye başladım ve hala kahvelerin yarısından çoğunun ismini bilmiyorum. sıra hızlı akınca onları okuyacak süre kalmıyor arkayı da rahatsız etmemek amacıyla zaten aşık olduğum latteyi alıp yoldan çekiliyorum.

    not: hiç özet olmadı lan bu.
  6. logosundaki starbucks ifadesi kaldırıldığında bile marka bilinirliği olan amerika merkezli kahve zinciri.
  7. kahveci. fazla bir anlam yüklemenin manası yok. kahvesini veya dükkan rahatlığını seversin gidersin. ama bu seni farklı biri yapmaz.
  8. bodrum şubeleri gelen müşterilerine bozuk param yok deyip para üstü vermiyor, olay bugün yaşandı, gelen herkese denen bozuk param yok, para üstü veremiyorum.bir de iptal edince siparişinizi size küçümseyerek bakıyorlar, vaktim olsa zabıtaya şikayet edip o yüz ifadenizi görmek isterdim ama ne yazık ki vaktim yoktu.
  9. her ne kadar maddi yeterliliğim yüksek olmasa da vazgeçilmezimdir.alışkanlık meselesi ve baristadan baristaya değişse de iyi kahve yapıyorlar
  10. sirket politikasinda fair trade olayini hice saydiklarini dusunuyorum. hicbir yerde fair trade ibaresine rastlamadim. nedir bu fair trade?

    kahvenin tarladan toplanip bardaklariniza gelinceye kadarki surecte insan haklarina aykiri bir uygulama olmamasi. yani cocuk isci calistirmak, ruhsatsiz tarlalardan kahve cekirdegi almak, gumrukte usulsuzlukler vb. kahve olayinda buyuk haksizliklar donuyor ozellikle cocuk isciler olayin en dramatik tarafi. son donemde fair trade logosu olmayan kahvecileri tercih etmeyen buyuk bir kitle olustu. umarim devami gelir ve yaptirimlari olur.