1. bir zahir adı bir batın adı çeker beni. herkesin kendince bilebileceği yaratıcı. eğer yoksa varoluşçular haklıdır. hayat gerçekten yaşanmaya değer bir şey mi? ben iyimserim bu konuda. inançlıyım mı demeli? hiç simurg var olmasa gölgesi olur muydu? şu da bir gerçek ki zihin anlayamadığı şeyi reddetme eğilimindedir.
  2. "tanrım! beni affet, sana inanmayı o kadar çok istiyorum ki. bir anlığına bile olsa, senin varolmadığından o kadar emin olabiliyorum ki. en çok da varlığına ihtiyacım olduğu anlar hoşuma gitmiyor, insanın acizliğinin son noktası, köprüden önceki son şarampol.

    cennet ve cehenneminden, iyilik ve kötülüğünden çok mecbur kaldıklarımız, gereksizce yaşadıklarımız, hiç yaşayamayacaklarımız yoruyor beni. yaptıklarımızın, yaşadıklarımızın karşılığını alamayacağımızı bilerek, sadece kendi benliğimizle, kendimize olan saygımızla, kendi varettiklerimizle sonumuza kadar yaşamak mümkün mü? bunun hakkında konuşarak ulaşacağım sonucun gereksizliği, varolmamızın bilinmeyen anlamsızlığı alıkoyuyor benden seni. tamamen yokolmaktan çok, şuan varolmak korkutuyor beni, tanrım, korkuyorum, milyonlarca ihtimalden sadece birkaçına dahil olmak korkutuyor beni, gerçekten varolmak korkutuyor beni.

    tanrım, kayboldum, sensizlikte kayboldum, varolamıyorum, eksik kaldıklarımla yaşayamıyorum.

    tanrım, beni affet, sana inanamıyorum!"

    8 şubat 2016, 02.27
    isk
  3. benim ideamdaki tanrı șu an ne durumda olduğumu görür ve bana sarılırdı. onu cok severdim.
    sonra ölürdüm ben ve onun yanına giderdim her şeyden kurtulmuş olmanın verdiği sevinçle içim kıpır kıpır. o da beni severdi.
  4. "tanrı değil allah (cc)" olarak düzelteceklerdir sizi. siz siz olun türkçe kelime kullanmayın. arap seviciler emevi aşıkları ve hariciler asla türkçe sevmez.
  5. istemesse yaprak düşmezmiş
  6. olup olmadığını bilmediğim fakat olmasına da pek ihtimal vermediğimdir.
  7. tektir. her şey ona muhtaçtır, o ise hiçbir şeye muhtaç değildir. doğmamıştır doğurulmamıştır. herhangi bir eşi, benzeri, dengi de yoktur.
  8. mürekkep ve kalemin yazdığı bir romandır.
    romandaki en güzel kelime barış, romandaki en çirkin kelime savaş. belki de bu yüzden, ayırdım affet, bizim için barışı seçmiştir. barışı seçenlerin gideceği yer onun yanıdır, savaşı seçenlerin gideceği yer ise ateş, yıkım ve ayrılık.
    başkasına gömmüştür aşkı, ayrılıkla süslediği seni, bana yar etmiştir.
    ben, ben bir kelimeyim. önce içimde, sonra dışımda kelime olarak kendime barışı seçtim.
    kelimeler ayrı olmalı ki okunabilsin okçu. ayrılığı seçtiğim için pişman değilim.
  9. hakkında düşün-e-mediğim olgu.
    aptal mıyım sağlıklı mıyım bilemiyorum ama tanrı var mı yok mu diye düşünmek bana hiçbir zaman fonksiyonel gelmemiştir. ben işime bakarım arkadaş'a varıyorum her seferinde.
    ailem inançlıdır fakat kendilerine müslümandır, literally. çocukken böyle meseleler konuşulmadığı için belki de böyleyim diye düşünüyorum çoğu kez. çünkü orucunu hiç aksatmayan bir baba, canı istediğinde inanan bir annem var. oruç tutmanınsa aptallık olduğunu düşünen bir abla. hani biraz kafa yorsam yok diyebilirmişim gibi ama ailenin politik olan karakteri olduğumdan mütevellit o topa hiç giremiyciğim.
  10. insan, bilgi eksikliğini giderme yolunda soyutlamalara sığınmıştır. böyle başladı budalalığa! kendine, doğaya, bir anlam veremeyişiydi aptallığı.
    tapılacak bir tanrı yaratmasıydı en büyük hatası.

    (bkz: friedrich wilhelm nietzsche)