1. tecavüz en güzel bu sekilde meşrulastiralabilirdi. neden tecavüz ettin sorusuna artık çok romantik bir cevap var sevdim hakim bey. öyle mi o zaman evlenin kanun bunu gerektiriyor. yüce reis sayesinde her seven sevdiğine kavuşacak çok şükür.
    seed
  2. ya peki adam cinsel istismar suçu işledi, kadın da inat etti evlenmiyor. adamın kadını dava etme hakkı var mıdır? "ben kanuna uygun tecavüz ettim hakim bey, ama bu kadın benle evlenmiyor" diye?
  3. bu memlekette tecavüzcüsüyle evlenmeyi canı gönülden isteyecek hiçbir kız evladı hiçbir yetişkin kadın yoktur eminim ki.
    peki bir insan tecavüzcüsüyle neden evlenir neden?
    ben söyleyeyim.
    -babası gelir, abisi, kardeşi, dayıları, amcaları, enişteleri gelir. bir posta bir güzel döverler. sonra da bu namus hepimizin. bu adamla evleneceksin orospu derler.
    -tecavüzcü şerefsiz, cezadan kaçınmak için şerefsiz ailesine para yığar. bunlar da yine evire çevire dövüp o kızı evlendirirler.
    bir çocuğa cinsel istismarda bulunan herkes pedofilidir. 18 yaşından küçük her insan çocuktur. buna göre 17 yaşındaki birisiyle kendi rızasıyla cinsel birliktelik yaşasan dahi sen pedofilisin. bunu destekleyenler de bu yolun yolcusudur.
    bu partiye oy verenler de vicdanları sorgulanması gereken tehlikeli insanlardır artık.
  4. kendi agizlari ile 3000 e yakin kisinin cocuk yastaki kisiler ile evlenerek cocuk sahibi oldugunu ve suan hapiste oldugunu soylediler. bu 3000 kisinin icinde kesin tanidiklari var yoksa boyle ismarlama yasa degisikligi yapmazlar. bu 3000 kisi arastirilsin yasanin kimin icin ciktigini bulursunuz. aralarinda isadamlari, tarikat liderleri, yandas sirket yoneticiler vs yoksa bende birsey bilmiyorum. bu tarz evlilikler kirsalda fazla bunu hepimiz biliyoruz, koylerimizde imam nikahi ile kucuk yasta evlendirilen kizlarimiz hep oluyor. buna zaten dur diyemezken simdi de din adi altinda 2 yada 3 esini kucuk yasta alan godomanlara iyilik yapiliyor. yaziklar olsun. hala ensar vakfinin pisligi temizlenmemisken bu rezalete nasil cesaret ettiler. demek ki bu 3000 kisi cok degerli. yoksa bu kadar hedef oku uzerlerindeyken boyle bir sacmaliga kalkismazlardi.
  5. allah sevdiği kuluna önce eşşeğini kaybettirir sonra buldururmuş. bir de ölümü gösterip sıtmaya razı etmek deyimlerini dikkate alırsak ne olduğunu ne olacağını az çok anlarız. türkiye'nin en temel sorunu ohal yani feto. 667 nolu khk sanırım ilk çıkan kararname ve burada kamudan ihraçların nasıl yapılacağına dair maddeler var. bu kararnameye isteyen bakabilir, hiçbir kriter yok. özetle diyor ki darbecileri fetocuları atın işten. peki kim fetocu? devlet idari amirlerine diyor ki tespit edin ve atın. işte bu noktada işler karışıyor. kimsenin delil koymaya bile ihtiyacı yok, sen fetocusun sen değilsin diye tek tek bile yapılmadı, liste liste ihraç yapılıyor. kesinlik kanunun kendisinde yok, yani biz idari amirlerimizin güzelce araştırıp fetocuları tespit ediyor olduğuna inanmak durumundayız. ha yok adam araştırmıyorsa kafasına göre fişliyorsa yapacak bir şey yok, o da gitsin hakkını mahkemede arasın. nasıl attıysak öyle alırız, at izi it izine karıştı gibi laflar da buradan türüyor.

    şimdi en önemli ikinci sorun geliyor yine ohal ve avrupa ayağı. avrupa kapısında bekleyen bir ülkenin bu denli sınırsız yetkiyle toplu yargılama ve infaz yapmasına karşı çıkıyor. (haliyle) bu konuların avrupa insan hakları sözleşmesine uyup uymadığını merak ediyor izliyor, endişe ediyor, amerika feto'yu bir türlü teslim etmiyor çünkü bizimkiler bir türlü ispatlayamıyor ya da inandıramıyor. süreç akıp giderken amerika avrupa bizi anlayamıyor. gerçekten de anlamıyorlar düne kadar müttefik olan iki kabilenin bugün karşı karşıya gelmesi gibi bir durum var. işte fetocular erdoğana dershaneleri kapatırsan görürsün sen gününü demiş o da defolun gidin sizden mi korkcam demiş diye başlayan ve darbe girişimiyle son bulan bir kavgadan bahsediyoruz.

    türkiye'nin ekonomik sorunu bunların öncesinde gelmiyor. neden derseniz makas zaten açılmış, halk zaten krizde bilmem kaç yıldır. tek kişi çalışarak ev geçindirme devrini unutalı çok oldu. makas çok açıldığı için ekonomik krizin halka yansıması da ayfon alamamaktan, kredi kartı borcu, kira borcu takmaktan öteye geçmesi zor görünüyor. zaten kriz demek zenginlerin bu ülkeyi artık yeterince sömürememesi demektir. yani adam diyor ki ben burda yeterince kazanamıyorum o yüzden hindistana gitcem, avrupaya giderim en olmadı. bizim ekonomi de 2002'den beri toparlıyor, bankacılık sistemini aşırı sağlam kurdular, rezervlerimiz de var borcu da özel sektöre yıktılar. olacak olan nedir, işssizlik artacak zaten işçilerin haklarını veren sosyal bir devlet yok, kölelik azalacak denilebilir. birkaç kodoman şirketini kapatıp parayı dövize altına yatıracak ya da kanada'ya gidip keyfine bakacak. bankalar batmayacak 25-30 milyon civarı kredi borcu olan insanın evini barkını satmasını ve kredileri kapatmasını kovalayacak, parsayı toplayıp küçülecek. velhasıl kriz çıktı çıkacak çıkmadı gibi bir mevzu yok ortada. 30 milyon kişi bankalara borcunu ödeyecek ve huzur içinde çözülecek. ödeyemeyen de artık haciz icra hapis neyse onu yaparlar. eskiden develüasyon diye bir şey vardı bu ne demekti? ithalatı kesin ve yerli üretime yönelin demekti. buna da kriz diyorduk. şimdi diyorlar ki yoo ne develüasyonu kesmiyoruz ithalat falan alan alır almayan almaz. zaten ben devlet olarak dış borç yükü altında boğulmuyorum ki özel sektörün borcu var. rezervim var memurum var, canım istese alayını da atarım hatta memur almayı durdurur sözleşmeli 1.300'e çalıştırırım hiç sıkıntı olmaz diyorlar. zaten olan da bu, öğretmen atanmak için doğuya gitmek zorundasın mesela ya da ücretli olup 1.300'e talim edeceksin. özel sektör ne yapabilir peki? hiçbir şey medya yok ellerinde ki batıyoruz göçüyoruz desinler. ithalatçı firmalar sessiz sessiz kapatır giderler. umrumda mı derseniz hayır değil. kapatsın bize ne? bizi ne ilgilendiriyor peki? tabi ki sosyal haklar. ev kiralarının baskılanmasını talep etmeliyiz, sigorta primlerinin düşmesini, sağlık koşullarının iyileştirilmesi, eğitimin kaliteli hale getirilmesi vs. yani bizim arzularımızın dolarla bi ilgisi doğrudan yok. fakat dönüp dolaşıp bunları bize pazarlayıp dolarların yandaşlarının ceplerine sokulması gibi bir ihanetle karşı karşıya kalıyoruz sürekli. biz geri kalmış bir ülkeyiz, hastaneye gidince ücretsiz muayene olabilmek, çocuğumuzun bilimle, felsefeyle yoğrulmasını talep etmek, makul bir fiyata barınabilmek, güzel bir işle meşgul olup hem kazancını elde etmek hem de üzerine düşen vazifeyi yapmak isteyen insanlarız. bize kriz doğrudan vurmuyor bu yüzden. ama ne zamanki para babaları devleti köşeye sıkıştırıp gündemi allak bullak ediyorlar, bizim ihtiyaçlarımız devletin gündemine bile alınmıyor o zaman gasp edilmiş oluyoruz, beklemeye başlıyoruz.

    neyi bekliyoruz, sanatı, edebiyatı, müziği, kültürel gelişimi, bilimle uğraşanların değerli olmasını, sosyal haklarımızın düzelmesini, ufkumuzun açılmasını, avrupadan daha da ileri fikirlere sahip olmayı, amerika'yı solda sıfır bırakmayı, bütçemize göre kaliteli yaşayabilmeyi ve neslimize güzel şeyler bırakabilmeyi...

    peki neyi konuşuyoruz? tecavüzcülerin mağduriyetini, başkanlık sistemini, dini cemaatlerin pozisyonlarını. türkiye'de yaşanan şey ekonomik kriz ya da hukuk krizi değil gündem krizidir. gündemde halkın isteklerinden başka her şey yer alıyor. bu tecavüzcü meselesi de bunların bir örneği sadece. haberlerde erke dönergecinin tartışılmasını özledik.
    abi
  6. atam zamanında nasıl uğraşmış bu yobaz zihniyetli insanlarla ya biz hastalıklı orospu çocuklarına pedofilinin bir suç olduğunu anlatamıyoruz adamlar meşrulaştırıp normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyor.

    "ahlak satan adam en büyük ahlaksızdır."
  7. insanlar, kendilerini koruyacak, kollayacak, zarar görmelerini engelleyecek veya önlem - tedbir alınmasını sağlayacak bir ortam yaratmak adına hemfikir olur ve kurallar koyarlar.

    aklıma takılan şey şu; tecavüzcüsüyle evlendirilmelerini isteyen kuralları hangi kafa koyar? tecavüzcü mü, tecavüze uğrayan mı? kime fayda sağlar? o zaman kuralı koyanı nasıl nitelemek gerekir? bunu söylemek suç mudur? yani tecavüz etmek değil de, bu durumu anlatmak ya da nitelemek mi suçtur?

    insanları sevmiyorum.
  8. siyasilere kızmanın bir anlamı yok artık . bu toplum ahlaken çökmüş durumda. bu yasayı bile onaylıyor seçmenleri. götü kollayın. cehalet ve ahlaksızlık yarışıyor. müthiş bir korelasyon var aralarında.
  9. ilişki sonucu bağırsakları delinip ölen bebeği kiminle evlendireceksiniz?
    4 yaşında 3 kişi tarafından tecavüze uğrayıp öldürülen yavrunun cesedi hangi biriyle evlenecek?

    lan onu geçtim, erkek çocukları da var tecavüze uğrayan. onun da mı rızası vardı? o da mı evlenecek yoksa.

    tabi ya.. kocalık vasfı zaten cinsellik sadece. tecavüz edip bekaretini bozmuşsa namusu gitmiştir, evlendirilip aklanmalı değil mi? yazık ulan size çok yazık. utanıyorum artık midem ağzımda geziyorum.

    sokakta yanımdan geçen insanların hangi ara sokakta hangi çocuğa, kadına, genç kıza, bebeğe tecavüz ettiğini düşünürken kafayı yerim artık.

    babam, hatta dedem yaşındaki heriflerin tecavüz edip yanında ''imam nikahlı'' gezdirdiği çocuklara bakar kanser olurum artık.

    ne yapılır bilmiyorum. lütfen biri yol yordam göstersin.