1. şu çılgın türkler-turgut özakman
    lise yıllarındayken bir günde okuyup bitirmiştim..
    'tek nefeste denir' ya işte öyle..
    yer yer gözyaşı döktüğümü de hatırlıyorum..
  2. emre yılmaz-->genç bir işadamına

    iş dünyasında tabiri caizse kısa yoldan köşeyi dönme yöntemlerini anlatmasıyla birlikte, bu dünyanın aslında dışarıdan görüldüğü gibi parlak bir dünya olmadığını aforizmalarıyla birlikte anlatan bir başyapıttır.
  3. franz kafka- dönüşüm.

    az ve öz kelimesini edebiyattaki karşılıklarından biri olan bu eser, bir oturuşta okunur... ancak defalarca.
  4. ayşe kulin'in veda'sı. nefes nefese de öyle bir kitabıdır. belki diğer kitapları da bir oturuşta okunabilir kitaplardandır, bütün kitapları aynı tadı veriyor zaten, bir süre sonra da kabak tadını.

    dört sezonu 2 günde izlenen diziler gibi, iyiydi ya da kötüydü gibi kısa yorumlar yapılacak kadar akılda kalır. okurken aşık olunan karakterler bile hatırlanmaz çoğu zaman.
  5. paulo coelho- simyacı
    adam fawer- olasılıksız
    ikisinide okurken film izliyormuş hissi veriyor ve bırakamıyorsun
    jedi7
  6. beyaz geceler-dostoyevski

    punto büyüklüğü ve benzeri nedenlerle sayfa sayısı değişse de ortalama 100 sayfadır olaylar çarpıcı olduğundan kitabı yaşarsınız o an ve tek tek hayalperestin nastenkanın yerinde bulursunuz kendinizi,ayda bir okumaya çalışırım kitabı yıllar önce okumayı gerçek anlamda sevdiren bir kitaptı.
    burro
  7. game of thrones serisi.
  8. çavdar tarlasında çocuklar - j.d. salinger
    betty blue - philippe djian
    günlük - oğuz atay
    kambur ( sanırım ince bir kitap olmasından ötürü :) ) - şule gürbüz

    elbette çok daha fazla sevdiğim, okurken çok daha fazla keyif aldığım kitaplar oldu. fakat bir oturusta bitirdiğim kitaplar bunlardır.
  9. ivan ilyiç'in ölümü - lev tolstoy

    100 sayfada ölümle yüzleştirir, yaşamınızı sorgulattırır.
  10. ahmet ümit- istanbul hatırası 2-3 oturuşta ancak biter.