• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.56)
the martian - ridley scott
mars’taki bir görev sırasında çıkan bir fırtınayla ekipten ayrı kalan ve o noktadan sonra da geride kalanlar tarafından bulunamayınca ölmüş olarak kabul edilen bir astronotu anlatıyor. senaryo da bu astronotun hayatta kalma mücadelesini aktarıyor. söz konusu olan karakter oldukça şahsına münhasır, kendisiyle dalga geçebilme yeteneğine sahip esprili bir adam. yani bir yandan çok dramatik, öte yandan da eğlenebileceğiniz bir adam. sinemalar


  1. gravity kadar basit ve berbat değil. ama tabii bir interstellar da değil.

    genel olarak hikaye sağlam. görsellik harikulade. fakat işleyiş son derece yavan.

    gravity'de sanki bir aksiyon filmi izliyor gibi hissettim. hikaye öyle hızlı ve altı boş işliyordu. bu film o kadar hızlı ilerlemese de çok sert geçişler var. dolayısıyla hikayenin yine hızlı ilerlediği hissine kapıldım. bundan film süresi uzatılarak, işin içine biraz daha duygu, psikolojik tahlil katılarak kurtulunabilirdi.

    sonuç olarak film izlenmek için ideal seçim.

    !---- spoiler ----!

    mark'ın film sonunda atmosfersiz ortamda elbisenin elini keserek hermes'e ulaşmaya çalışması benim aklıma takıldı. bildiğim kadarıyla güneş sisteminde atmosfersiz ortamda radyasyon seviyesi inanılmaz ve elbisede oluşabilecek en ufak sorunun hayati tehlikeye yol açması gerek. buna rağmen mark dayı nasıl demir adamcılık oynayabildi, anlamadım. bu konuyu bir bilen varsa mesajıyla beni aydınlatsın allah rızası için.

    aklıma bir de dört yüz bilmem kaç kilogramlık kapsül rüzgar kapağını kolayca kaldırma muhabbeti geldi ama o herhalde yerçekimi farkıyla açıklanabilir. değil mi!?

    ayrıca "i need a map" deyip önünde bilgisayar duruyorken gidip kantinimsi bir yerde duvarda asılı duran fotoğrafımsı tablo şeklindeki nesneye başvurmak da tam hollwood'a yakışır bir iş olmuş. :)
    !---- spoiler ----!