• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.56)
the martian - ridley scott
mars’taki bir görev sırasında çıkan bir fırtınayla ekipten ayrı kalan ve o noktadan sonra da geride kalanlar tarafından bulunamayınca ölmüş olarak kabul edilen bir astronotu anlatıyor. senaryo da bu astronotun hayatta kalma mücadelesini aktarıyor. söz konusu olan karakter oldukça şahsına münhasır, kendisiyle dalga geçebilme yeteneğine sahip esprili bir adam. yani bir yandan çok dramatik, öte yandan da eğlenebileceğiniz bir adam. sinemalar


  1. hikayelerden, özellikle fütüristik hikayelerden aldığım en büyük heyecanlardan biri mekanı okumaktır. mekanlar arası ilişkiyi kurabilmek, fiziksel kontörleri çizebilmek, atmosferi canlandırmak.

    marslı'yı okurken, koca gezegenin küçük kısmında geçen aksiyonun haritasını, konumunu, ayak izlerini çıkarabiliyor; mimariyi ve teknolojiyi modelleyebiliyordum. amatör uzay bilimci andy weir, birikimine ve hikayesine inanmış olmalı ki fütursuzca detay vermekten çekinmiyordu. zaten tutarlı ve dikkate değer olmasaydı nasa kendisi, kitabı ve filmiyle bu kadar içli dışlı olmazdı.

    kitabı okumak bir problem çözmek gibiydi. hikayenin beni çeken yanı buydu. yoksa baktığın zaman yalnız kalmış bir hayvanın hayatta kalma mücadelesinden fazlası değil, üstelik mars gibi keşfedilecek pek bir şeyin kalmadığı coğrafyada.

    yüksek bütçeli hollywood gişe filmi olacağı gerçeğinden yola çıkarak metninde bu detayları görmeyi beklemiyordum. göremedim de. ama en azından görsel olarak yedireceklerini ümit etmiştim. kitapla birlikte kafamda canlanan ortamı teyit eder veya kıyaslarım sanıyordum. bu konuda beklentimi düşük tutmuş olmama rağmen hayal kırıklığına uğradım. hikayenin en can alıcı kısmı olan mark'ın sol günleri, yüzey aracının modifikasyonu, yaşam anlarındaki kurulumlar ve mars yolculuğu çok yüzeysel geçilmiş.

    kitaptaki mark watney; zeki, analitik ve konusuna hakim bir bilim adamı olsa da oldukça komikli şakacıklı bir karakterdi. filmdeki mark watney'ın, the last man on earth'teki phil miller karakteri kadar yılışık ve zevzek olmasından endişe ediyordum ancak matt damon bu durumu iyi kotarmış. bununla birlikte yer yer uzay peyzajındaki muhteşem ıssızlığı ve bilimin ardındaki hissiz mekanik mükemmeliyetçiliği iyi yansıttıklarını düşünüyorum.