• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.03)
the matrix - lana wachowski, lilly wachowski
bir bilgisayar programcısı olan thomas anderson aynı zamanda neo nickname'li çok usta bir "hacker" dır. ancak siyah takım elbiseli ve gözlüklü adamların yakın takibindedir. bu takibin nedenini ise karşılaşacağı morpheus'dan öğrenecektir. neo, birden kendini morpheus'un anlattıklarına güvenmek zorunda kaldığı yapay bir evrenin içinde bulacaktır. içinde yaşadığımızı sandığımız bu dünya tamamiyle aldatıcıdır. tüm insanlık aslında insanların kendi elleriyle yarattıkları yapay zekaların köleleridir. neo, trinity ve morpheus'un da yardımıyla kendilerini bu düzeni yıkmaya adayan bir grubun içine katılır.


  1. agent smith'in türümüz hakkında nefis bir yorum yaptığı başyapıt;

    sizinle, bir süredir kafamı meşgul eden bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. bu düşünce aklıma sizin türünüzü sınıflandırmaya çalışırken geldi ve anladım ki sizler aslında memeliler sınıfına dahil değilsiniz. bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevre ile içgüdüsel olarak bir denge kuruyorlar. ama siz insanlar öyle değilsiniz. bir bölgeye yerleşiyorsunuz ve çoğalıyorsunuz, tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. canlı kalabilmenizin tek yolu başka bir bölgeye yayılmak. bu gezegende bu şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. ne olduğunu biliyor musunuz? virüsler. insanlar hastalıktır. bu gezegenin kanserleri. sizler vebasınız. ve bizler de bunların ilacıyız.
  2. aşırı abartılan ve dayatılan filmlere karşı olan çekingenliğimden dolayı 2015 yılında izlediğim filmdir.

    izlerken bazı sembollere bazı manalar yüklemiştim ama birkaç kez daha izlemem gerekir. belki bir edit gelir buraya ilerde.
  3. the architect dumur yaşatmaktadir.
    gerci simulacra and simulation ile ilk filmin 8. dakikasinda gereken tüm spoiler verilmekte...
    -how do you define real?
    !---- spoiler ----!

    the architect- however, the relevant issue is whether or not you are ready to accept the responsibility for the death of every human being in this world.

    !---- spoiler ----!
    t
  4. abi, bir film yapalım, içinde bilgisayarlar olsun, bilgisayarlar insanları yönetsin. araya da bol bol dövüş sahnesi falan ekleyelim ki insanlar konudan sıkılmasın denilerek hazırlanmış bir seneryoya sahiptir.

    filmin ana karakteri bildiğimiz aptalın tekiyken sonra birisi gelip buna seç bir hapı diyor. bir iki saat içinde seçilmiş kişi olarak ortaya çıkıyor ve oradan oraya zıplayan, 15 kişiye saldırdım kafasında hareketler eden, bizim burada izlemek için para verdiğimiz hareketleri yapan bir adam haline geliyor.

    filmi film yapan yanı ise gerçek dünyanın da böyle bir şey olabileceğini gösteren küçük ayrıntılar. dejavu muhabbeti olsun, falcılar falan olsun hep gerçekmiş gibi gösteriliyor. bu da filmdeki aksiyona rağmen gerçekçilik katıyor.

    !---- spoiler ----!

    -gözlerim, gözlerim neden ağrıyor?

    -çünkü, onları daha önce hiç kullanmadın neooo..

    !---- spoiler ----!
  5. bugün nihayet izlediğim ve bu zamana kadar izlemediğim için kendime küfürler ettiğim film üçlemesi. inception'ın ve diğer birçok bilim kurgu filminin babasıdır. izledikçe kendimi boş ve değersiz hissettim. bir yerden sonra insanı cidden simülasyonda yaşıyor gibi hissettiriyor. izlemeyen otursun izlesin. pişmanlık yaşıyorum resmen.
    jimi
  6. "ne filmdi be" geyiklerinin dönmesine sebep, hâlâ izlememiş olanların bulunması şaşırtıcı olan harikulade film.
  7. filmi seyretmeyenlerin aciklamasini yapmaya calistiklari über science fiction.

    neo neden kendini komplonun icinde bulsun, morpheus mu düzenliyor komployu? arti uzaydan gelen yaratiklar nedir arkadas, nerenizle seyrettiniz filmi?
  8. yüzyılın bilim kurgu filmidir. üzerine herhangi bir şeyin çıkacağını sanmıyorum.

    !---- spoiler ----!

    fakat bu, eleştirmeyeceğiz anlamına gelmiyor. şimdi elemanimiz neo, bilgisayarla ilgili bir iş yapan beyaz yakalı. fakat ben sistemin kölesi değilim diyor. bunu nereden anlıyoruz? evinden. evet evinden. "it bağlasan durmayacak bir evde yaşıyorum. farklıyım ben!" mesajı veriyor.

    ikinci nokta ise, seçilmiş kişi olma hikayesi. bir gün birkaç adam çıkıyor. "sen seçilmiş kişisin. bizimle gel." diyor. giderken karnından solucan filan çıkarıyorlar. sonra yeşil ve siyah ağırlıklı kasvetli bir odaya alınıyorsun. ne hikmettir ki göz gözü görmeyen bu odada morpheus denilen arkadaş, güneş gözlüğüyle oturuyor. ilginç.

    sonra 2 parlak hap çıkariyor. biri kırmızı biri mavi. yahu arkadaş sana iç gudulerin demiyor mu, parlak olandan uzak dur diye? parlak olan tehlikelidir, bunu herkes bilir. adam diyor ki bunlardan birisini aldığında her şeyi unutup hayatına devam edeceksin, diğerinde ise sana görmediklerini göstericem. ve neo en mantıklı seçimi yapıyor. zira her şeyi unutmayı kimse istemez. sen ayılana kadar tecavüz edip yol kenarina bırakmayacaklarını ne malum? turkiye'de boyle bir olay olsa "neo'nun da gönlü varmış. içmeseymiş." derlerdi. neyse söz konusu hap alınıyor ve olaylar olaylar.

    bir de trinity meselesi var. ulan esas oğlan, gruptaki tek kızla aşk yaşamak zorunda mı? bu amerikan klişesi sıktı biraz . artık yan karakterleri de aşk meşk işlerinde ön saflarda gormek istiyoruz.

    gerisi uçmalar, kaşıklar ve kursundan kaçmalarla devam ediyor.

    velhasıl kelam, güzel filmdir. izleyin.

    !---- spoiler ----!
  9. simdi izleyince kalın ekranlı kalın çerçeveli bilgisayarlarin, dört telefon büyüklüğündeki cep telefonlarının sinir bozucu geldiği film.
    bu senaryoya bu kurguya ne filmler yapılırdı, düşündükçe sinirlerim bozuluyor.
  10. matrix sadece bu filmle bile bir dönüm noktası bir ilham kaynağıdır.zengin bir yapıttır. arşiv yapılacaksa bence kesnlikle bulundurulmalıdır