1. bilimsel araştırmalara yeterli kaynak ayrılmaması.
  2. avrupa'da aydınlanma hareketi 18. yüzyılda başladı. hareketin bilindiği gibi en önemli özelliği dünyayı açıklama yönteminin değişmesiydi.dünyayı anlamada ve açıklamada kutsal kitapların yerini akılcılık,doğa bilimleri aldı.tabii buraya gelmeden önemli bir eşiğin bir kısmını açtılar bu ise din ve reform ilişkisiydi. buradan özgür düşünce doğdu. bu kendisinden daha görkemli olan merakın dindirilmesine yol açtı. merak bilimin içinde olmanın en büyük sebebi.
    bizde ise tüm bunlar tam anlamıyla cumhuriyet ile kendisini göstermeye başladı. neresinden bakarsanız ortada yüz elli-iki yüz yıllık bir kayıp var. bununla birlikte bilimsel gelişmeyi takip etme de çok eksik kaldık. ki hala da öyle devam etmiyor mu ?
    öğrencilerde merak duygusunun uyandırılmaması.
    üniversitedeki hocaların alanında yeterli donanıma sahip olmaması.
    dil eğitiminin doğru düzgün verilememesi ve bireylerin bunun üstüne çok düşmemesi.
    yeterli teçhizata sahip olunulmaması.
    yukarıdaki saydıklarımın bir kısmını birey kendisi halledebilir.lakin kurumlar da yapmak ile zorunlu olduğu görevler var.
  3. hükümetlerin bu nedenlerin başında geldiğini düşünmekteyim şahsen.
    türkiye'de hükümetler halkın çıkarlarını gözetmekten daha çok kendi çıkarlarını ve iktidarlarını düşündükleri için bilime yatırım yapmak pek de umurlarında değildir.
  4. ben, sen, o, biz, siz, onlar...
    yalan
  5. insanların bilimin ne olduğunu tam olarak bilmemesi. bilimsel yöntemden, dünyada neler yapıldığından bir haber olması.

    üniversitelerimiz öğrencilere bilimsel düşünceyi aşılamakta zorlanıyor. üniversiteler "meslek edinmek için gidilen yer" olarak görülüyor. oysa dünyanın hiçbir yerinde bu böyle değil. üniversite öğrencisi bilim insanıdır. öğrenim süreci boyunca projeler yapar, bilim icra etmeyi öğrenir. mezun olduktan sonra bildiği şeyleri bir işe girmek için kullanır. usulü budur.
  6. (bkz: ezberci eğitim) ayrıca sorgulamanın, soru sormanın, nasıl bilim adamı olacağının anlatılmaması, öğretilmemesi ve felsefe dersinin sadece lisede daha çok felsefe tarihi şeklinde öğretilmesi denebilir. bu sadece eğitim kısmındaki eksikliklerdir ve daha da sayılabilir. ülkede araştırma yapacak doğru düzgün labaratuar sayısının kısıtlı olması ödenek bulmanın zor olması en rahat ulaşabileceğin para kaynağı olan tübitakın sunduğu imkanların oldukça kısıtlı olması ve tabii türk insanı ve genel olarak müslüman akdeniz ülkelerine has tembellik.
    vagus
  7. 1. kültürel müsamahasizlik
    2. sanat'in kiymetsizliği
    3. toplumsal sorumsuzluk

    farkli kulturler dusunsel yaklasim cesitliligini artirir. sanat dallari da bu cesitliligi harmonize ederek somutlastirir. sorumluluk alma bilinci olusmus toplumun bireyleri de sanatla motive olarak bilimsel üretimi ve gelişimi gerçekleştirir.

    ülkemizde ise; farkli kültürlere müsamaha yoktur, tekilliğe indirgemek vardir. sanat bu tekilliğe hizmet ettiği sürece manidardir ve sadece takdir edilecek birşeydir, ödüllendirme yoktur. üstelik toplumuzda sorumluluk almak yüceltilmemektedir. en basit günlük mevzularda dahi bir başkasi suçlanmak sosyal yaşamin vazgeçilmezidir.

    bu arada,öz eleştiri yapmak = kendini aşağilamak eşitliği genel geçerdir.
    t
  8. yukarıda belirtilmiş ama söyleyelim gene de.

    türkiye'de insanlar daha 'temel' ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. açlık sınırının altında yaşayan insanlar, can güvenliği olmayan bir ülkede yaşıyoruz hepimiz. psikolojisi korku ve geçim derdine düşen adam bilimi düşünmez.

    geniş açıdan bakacak olursak, geçmişte ezberci şimdilerde dine dayalı eğitim anlayışıdır. yeteneklerinin nolduğunu bilmeden, yönlendirilmeden yetişen insanlar yüzünden sadece bilim değil, spor, müzik ve sanat gibi dallarda da başarımız pek olmuyor ne yazıkki. olanlar da geçici süreliğine oluyor.

    insanların ilgili alanlarına yönelik eğitim sistemi geliştiriliebilirse belki daha kolay olabilir herşey. he rantçıların kol gezdiği ülkede olur mu derseniz onun da cevabını siz verin
  9. soru: bilim nerede yapılır?
    a)kahvede
    b)evde
    c)fen bilgisi dersinde
    d)mecliste
    e)üniversitede
    tabi ki burada toplumun genelini ilgilendiren, ona yön veren,yeni gelişme hatta buluşların yapıldığı ve topluma adapte edilebileceği yer sorulmaktadır. o da üniversitelerdir. evde yaptığın deneydir.
    olması gereken:rektörler üniversite paydaşları,bilim kurulu tarafından, çalışmaları uluslararası bilimsel kriterlerle belirlenmiş ve kabul edilmiş bilim insanları arasından özgürce seçilebilmeli.üniversiteler özerk yapıda olmalı ve bu kanun koyucu tarafından güvence altına alınmalıdır.özgür düşüncenin,bilimsel araştırmaların,sanatsal çalışmaların önü hiçbir gerekçeyle kesilmemelidir. bilimsel,sanatsal ve düşünsel eserlerin önü açılarak toplumla buluşması sağlanmalıdır.böylece toplum kendi dinamiklerine uygun olanı hiç bir dayatma olmaksızın kendisi seçebilecektir.
    gerçekte olan: yukarıda teorik olarak bahsedilenlerin türkiye'de nasıl gerçekleştiğine bakın.
    işte neden budur.
  10. velilerdir. ister din de ister yobazlık de. herkes cocugunu doktor, avukat, muhendis gormek istemektedir. bu sebeple insanların neyi severek yaptıklarına degil neyi yaparsa velilerinin sevinecegi on plandadır.

    ayrıca bu başlıktan anlaşıldığı kadarı ile din=müslümanlık olarak algılanıyor. dininde rönesasnı yaşayan her daim bir adım öne geçer, ibn-i sina da bilim adamıdır, ancak zamanın şartlarına ayak uyduramayan her şey gibi din de bilim konusunda sınıfta kalmıştır.
    reax