1. tek başına yaşadığın dairende, üst kat komşuların konuşurken ki gürültülerinden rahatsız olmamandır.
  2. hiçbir zaman peşini bırakmaz. insan her zaman yalnız. her ilişkinde, her konuşmanda, her anında.. yalnızlık.
  3. sorarlarsa, 'ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: yalnız kaldım. kalabildim! altı milyar insanın arasında doğdum. ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...

    kinyas ve kayra - hakan günday
  4. huzurdur becerebilene. yargılanamazsın. yargılansan da umursamazsın. ne öfkenin nesnesi olursun ne de öfkenin nesnesi olarak var olanlara muhatap olursun. insanın kendi düşünce sistematiğini oluşturmak için gerek ve şarttır. buralarda yazıp çizip de bu söylediklerimi kendim dahil becerebilen maalesef yoktur.
  5. şu an oturduğum cafede olduğu gibi, masada boştaki sandalyeler bile sahiplerini bulduktan sonra, senin bir masa bir sandalye kalmandır.
  6. dünyadaki her birimin en küçüğüdür. marketten bir kutu süt alırsınız. akşamları bir bardak çay koyarsınız. sabahları bir kupalık kahve hazırlarsınız. bir mekana oturduğunuzda bir kişilik yemek söylersiniz. kimseyi beklemezsiniz. evinizde bir odanın ışığı açık olur.
    tuhaf göstergeleri de vardır. sesinizi duymak için konuşursunuz. konuşmaktan çok bir şeyler karalarsınız. kelimeleri ezberlersiniz fakat bir başkasına tekrarlayamazsınız. saf yalnızlık bu işte, küçüklük, ufanmışlık, ezilmişlik. saf yalnızlık güzel bir şey değil. üzgünüm.
  7. yine de, eğer seçim size aitse, kıymetlidir.
  8. seçilmiş yalnızlık güzeldir, bazen nadasa çekersin kendini, bazen yeni tohumlar atıp yeşermesini beklersin, bazen yetiştirdiklerini hasat edersin.

    ama mecbur kalınan yalnızlık berbattır. bir insanın sıcaklığına ihtiyaç duymaktan daha doğal ne olabilir ki? ister fiziksel olsun ister ruhsal. hatta barınma kadar temel bir ihtiyaçtır bu.

    ve sabahattin ali'ye buradan bir selam gönderelim; "bir insana bir insan herhalde yeterdi. fakat o da olmayınca?" bu yalnızlığa merhem arıyoruz o zaman, film izliyoruz, kitap okuyoruz, yeni ilişkilere yelken açıyoruz ama her seferinde başlarken nasıl yalnızsak bittiğinde daha da yalnız oluyoruz.

    yalnızlıktan söz etmişken oğuz atay'dan alıntı yapmadan bitirmek ayıp olur:
    "önce kelime vardı” diye başlıyor yohanna’ya göre incil. kelimelerden önce de yalnızlık vardı ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık.. kelimenin bittiği yerden başladı. kelimeler yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. kelimeler, yalnızlılığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu. /tutunamayanlar.
    b-612
  9. yanımda kimse olmamasından değil yalnızlığım yalnızlığımı söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben
    (bkz: tehlikeli masallar)