1. sıkı durun itirafım geliyor; ben burada olduğumdan farklı değilim.. evet hiççç hem de. nasıl olmam gerektiğini biliyorum; zaten çift kişiliğe bürünemem ve ne yorucudur o....

    nasıl olmamam gerektiğini de biliyorum. bir şeyler yaparken ya da konuşurken yüz yüze baktığımda haya duyacağım bir harekette bulunmak benim için utanç verici. bunu övgüyle donatılmış bir narsistlik çerçevesinde söylemiyorum. sadece benim gibi biri anlamıyor bunu. şu yaşa geldim hala anlamdıramıyorum!! insanların çeşitli kostümlere bürünmesini. neysen o'sundur.

    neden karı kız peşine düşersin ya da neden cinselliğini malzeme yaparak erkeklerin ilgisini çekmek istersin? ne ortamın ne de ciddiyetinin önemi var. insanlar gerçekten aç. türkiye 'deki cinsel açlıktan bahsedilmiş ya hani bir başlıkta; sadece cinselliğe olduğunu düşünmüyorum. her türlü eksik duyguya yamyam misali bir açlık var.

    pek çokları farkında değiller ama ne kadar eğri büğrü duruyor yapmaya çalıştıkları. ve evet ben anlamıyorum. ister salak deyin, ister başka bir sıfat yakıştırın. siz akıllısınız ben deli!
  2. sarılmayı ne çok özlemişim..
  3. rüyamda güzel şeyler görüyorum bazen ve umutlanıyorum. hayra yorup bekliyorum. evet, salak gibi ya tutarsa diye bekliyorum. herkese olumsuz cümleler kurarken, kendime dair içimde parlayan azıcık ateşin harlanmasını bekliyorum öylece.

    iyi de daha kaç gece, kaç sabah, kaç gün, kaç hafta, kaç ay, kaç yıl.... kaç kaç kaçç... kaçamıyorum gerçeklerden, boğuyor işte. yine kendimi kandırıp kendi kendime yalanlar söylüyorum. o rüyalar da bilinç altımın yansıması biliyorum. sahi umut böyle bir şey miydi, kendi uçurtmanın göklerde uçtuğunu görürken tellere takılmasını seyretmek mi?
  4. insanların hayatlarına bir anda dalıp sonra bir anda çıkan insanları hiç anlamayacağım.. bu ister zamanla çok iç içe olunan biri olsun, ister şöyle bir değip geçen... fark etmiyor ki, gelip senden otlanmış oluyor her halükarda ya da menfaati ölçüsünde.. kimi zaman cesaret yoksunluğu diyorum; öyle kör, öyle aciz.. hele ki bu insanların bir birey olarak, toplumda aldıkları sorumlulukları ve kapladıkları alanı gördükçe, içimde tiksinme ve acıma karışımı bir his zuhur ediyor.. kimini çok çekingen bulmak ile birlikte, zayıflıklarına gösterdikleri teslimiyete şaşırıyorum. kiminin ise fütursuz halleri çileden çıkarıyor. bu kadar kolay olmamalı diye iç geçirdiğim esnada, kendi direncimin sınırlarına lanetler okuyorum. beni bu kadar azimli, kararlı, dahası candan yapan hallerime kızıyorum fevkalade. nasıl kızmam ki? insanların her konuda feryat figan ağıtlar yaktığını okuduğum esna ile yaşadıkları ve hatta yaşattıkları bu duygu durumunun bipolar hale evrilişine şahitlik etmek insanı çileden çıkarıyor..

    hayat evet kolay değil. sizin istediklerinizi sürekli verecek kadar hele hiç kolay değil. şımarık halleriniz ve şikayetçi isyankarlığınız vız gelir tırıs gider, bence yani..
  5. uzun zamandır görüşmediğim iki dostumdan, bir güzel bir üzücü haber aldım.. hayatın ta kendisi bu oluyor sanırım, her yüzünü gösteriyor sana ; yaşamıyor olsan da.. işte bu yüzden an'ın tadına varmak gerek..
  6. son zamanlarda çokça okuyorum, deli gibi hatta yorulana kadar. ama kitap değil. genelde kalemler hakkında blog yazıları oluyor bu ya da diğer ilgi alanlarım. fark ettim de deli gibi bir tüketim çılgınlığı alıp başını gitmiş, başı da kozmetik çekiyor elbet. öyle mütevazi paralar da değil üstelik, her biri kamyon yükü neredeyse o ürünlerin. ucuz etin yahnisinden bahsetmiyorum bile... lakin bakıyorum da hiçbir getirisi yok. sür sürüştür nereye kadar, değil tabi hala seviyorum makyajı o ayrı. lakin hayat bunlardan ibaret olmamalı. basit geliyor artık, öğretici ve bilgi verici olanların dışındaki tanıtımlar, vloglar falan.. kadınsal, erkeksel olarak ayırmadan bir ilgi alanım olduğu için mutluyum cidden.

    hala daha güzelliğin ve paranın dayatılma çabası, tüm televizyon çekimlerinde, orada, burada.. sosyal medya başı çekiyor üstelik. insanlar deli gii yarış halinde bunun için. pardon; kadınlar güzellik, erkekler paralı görünme çabasında. ama ne için?? tüm bunlardan uzak bir yer istiyorum oysa ben. çoğu insandan uzak.. hali hazırda öyle olduğum için keyifliyim.
  7. kendimi büyük bir tiyatro oyununun içindeyim gibi hissediyorum bazen. insanlar kendilerine biçtikleri rolleri oynamak adına layıkiyle çaba sarf ediyorlar. nasıl kaptırıyorlar bazen bilseniz kendilerini. bunu ya çaresizlik ya kendini kabul ettirme ya da olmak istedikleri şekle girmek adına yapıyorlar biliyorum. sanıyorum en çok acı verenler de en çok inandıklarım. inanıp kendimi en çok açtıklarım. üzerine en çok düşüp oyunlarına en çok kaptırdıklarım.

    sonra bakıyorum farkında olmadan ben de oyunlarına dahil oluyorum. evet diyorum hepiniz için ayrı ayrı kostümlerimi giyinip güleceğim kimi zaman, bazen hüzünleneceğim bazen de "mış gibi" yapacağım çünkü bunu en çok siz hak ettiniz. etrafımızda sağlıklı bireyler kalmıyor yavaş yavaş farkında mısınız? akıl sağlığını korumak mı yoksa karışmak mı bulanık sulara. rastgele bir yerde oturup suretleri inceliyorum bazen ve elbet de kendime bakıyorum; aklını mı yitirdin nedir diyorum "sanane!" kendi dünyanda gayet kıymetli ve verimlisin, senin çizdiğin sınırlarda güvendesin. karışmak istediğin vakit tekrar bir oyuna dahilsin.
  8. zaman zaman gelip buraya eski dostlara bakayım diyorum ama nafile.. kimseler kalmamış. başka bir yerde yazıyor olsa da artık yok. burada olduğum günleri özlüyorum. her şeye rağmen güzelmiş diyebiliyorum, güzel insanlar tanıdım. düşününce epey de uzun zaman olmuş, insan bir yılda bile değişirken hele...sevgi ve saygıyla anayım tüm dostlarımı, belki birileri çıkar da okur.