1. 7 ay önce yazdığım şu yazıya ufak bir ekleme yapacağım:

    fazlası zarar, şikayet edebilirsiniz
    a
  2. herşeyin başında buraya aşk acısı çektiğim bir dönem üye olmuştum içeriğe pek göz gezdirmeden.

    bazen kendimi youreads'e yakıştırmıyorum. profilim sanki buraya pek uygun değil. genel itibariyle naif bir sözlük için fazla kabayım. insanların nick altı entrylerinde naif,kibar bir insan diye birbirlerine methiyeler düzdüğü bir sözlükte ben kabayım.

    kültür dolu sanat dolu felsefe dolu içerikler paylaşmaktansa geyik dolu içerikler paylaşmayı tercih ederim. belki birazda müzik. gündelik hayatta da böyleyim. diyalektk aklın eleştrisini yapmaktansa temel ile fadimenin aklını eleştirmeyi tercih ederim. kültür sanata dair 5 kişilik bir watsap grubumuz var orada sadece şu etkinlik var gidelim diye muabbet çeviriyoruz herhangi bir kritik yapmıyoruz.

    kendimi ifade ediş şeklim kesinlikle şiir değil. toplumsal gerçekçiler dışında şiirden hoşlanmıyorum. yalnızlıktan ve hüzünden hiç hoşlanmıyorum. sadece bazen ne kadar dizginlemeye çalışsamda ipin ucu kaçıyor hüzün konusunda,o an dinlediğim müziklerle alakalı bir de sonbahar başlangıcında. yalnızlık konusunda ise evet bazen yalnız kalmak isterim ama diğer yandan yeni birini tanımak beni çok heyecanlandırır. bu yüzden isteğim dışında yalnız kalsam bile kısa süre sonra biriyle tanışırım. sosyalleşmeyi seviyorum.

    romantizm ve realizm benim için metro kullanacağım bir gün metroya yakın bi yerde oturmak ya da moda'da oturmak. yakın bir yer realizm moda romantizm. daha fazlası değil.

    youreads'in düzenlediği eş zamanlı kitap okuma, film izleme gibi etkinliklerine hiç katılmıyorum.sıkılırım. eğerki bir gün fıkra zirvesi düzenlersiniz, kitabımı alır gelirim.

    not : bu arada linklediğim kitabı gerçekten okudum. çok kötü.
  3. İtiraf ediyorum, ben Cliff. Şu etkinlik süresince tanım kasayım bir işe yarayayım diye bir dönem kullandığım Nickle üye oldum. İşin komiği beni bu Nickle bilen bir kaç arkadaşa rastladım, Dünya küçük, internet 75b.
    Fakat malum olaylar insanda şevk bırakmadı. Uyku uyunmuyor hayat yorucu.

    Yarın 3 tane öğrencim var, modumun yüksek olması gerek fakat olmuyor sevgili yousercanlar.
  4. bugün arkadaşımla çok güzel bir gün geçirdim. en son közlenmiş mısır yiyelim dedik hamamönünde. mısırı yedikten sonra peçeteyle sildim tabi ağzımı ama tahmin edersiniz ki o küçücük siyah köz parçaları öyle bir silmeyle gitmiyor. ama o an fark etmedim tabi. hayır arkadaşım sen niye söylemiyorsun bana değil mi? ağzım burnum ne halde!

    mısır faslından sonra ayrıldık arkadaşla, ben metroya bindim. sonra da otobüse bindim. sonra evime geldim. kapının kilidini açıp karşımdaki boy aynasını görmemle ohaaaa! demem bir oldu. ağzımın kenarları falan nokta nokta siyah!

    çok utandım :)
  5. Her zaman özür dileyen ben oluyorum suçlu ben oluyorum bıktım artık ughhh ve bu herkeste böyle. Bu şarkı da aklımdan çıkmıyor çıldıracağım Ppap
  6. (185639)

    Şu girdiye gitme olayını oldum olası düzgün yapamadım. Neyse daha önemli konularımız var.

    Evet önceki durum yukarıda gördüğünüz gibiydi. Hafif afacan çocuk ben biraz hoşlanmışım. Kız bir yerde çalışıyor. Kızı görmüşüm, Kıza da tam yaklaşamıyorum; dükkan burası(dükkan derkan bakkal değil) sonuçta bir sürü insan var rahat hareket edemiyorsun. Toplamda 3 kere gittim sanırım. İlk görüşümde "güzel kızmış" dedim, tabii bakmadım ellerine yüzük var mı diye. 2. Seferde yüzük var mı diye bakmayı son anda hatırlayıp, yüzüğün olmadığını farkettim. Ve o kadar yoğunum ki kızı hoş bulmuşum ve "ben buraya gelirim kızın var mı ilişkisi anlamaya çalışırım" dedikten sonra 3. Gidişim bir ay sonra anca gerçekleşebildi. Kafam yoğun artık yaş da ilerliyor, zor yaklaşacaksın da şekillere gireceksim de, zor yani. 3. Gidişim kızın adını bilmiyorum, ortamı da hazırlayamamısım, amca var bir gün diğer gün ablalar var lakin benim zamanım yok. Haftaya yurtdışına çıkıyorum falan derken bir anda kızın kartviziti önümde belirdi. "Lan alsam mı almasam mı?" Derken aldım elime gezdiriyorum. Kızın isim soyisim de maşallah nasıl ezberlemesi zor cinsten. Aldım ben karviziti attım cebe. Bir kartvizit ve üstünde isim var. Yani kızda yüzük yok, ben daha oraya ne zaman gideceğim; hoşuma gitmiş hanımefendi, gene "yoğunum diyerek bir fırsatı daha mı tepeceğim" düşünceler aklımdan geçiyor; 3 görüşme de birşey belli etmek de edinmek de zor, zaman yok falan filan.

    (Burada biraz kendimden bahsetmek istiyorum; sosyal ağlar ve onun oluşturduğu gösteriş budalası tiplerden hayatım boyunca uzak durdum. Hem Sevmiyorum hem çok mantıksız geliyor. İnsan yaptığı şeyleri sorgular. Bu sorgulama sürecinde ben bu yapaylığı hiçbir zaman sindiremedim. Fotoğraf çektirmek bile bana hep uzak geldi. Tam olarak içselleştiremiyordum ve her seferim de-belki çok basit bir eylem- ama ben fotoğraf çektirmeyi de sevmiyordum. "Ben ben ben" demeyi sevmiyordum abi yani. David lynch'in bir filminde vardı sanırım bu fotoğrafa karşı olan karakter; anı yaşayan anı öldürmeyen gibilerinden. Ben duruma öyle felsefik anlamlar yüklemiyorum. Sadece içselleştiremediğim birşey. Dolayısıyla bu "ben"i azdıran ben merkezci anlayışı körükleyen bu şeyden uzak durdum. Sosyal ağlar çöplüktü. Twitter vardı. Gündemi takip etmek, mesleğim için twitter vardı. Neyse özetle sadece twitter a sahip bir bireydim.)

    Neyse devam edelim; işte elimde bir isim vardı be iş arkadaşlarımla hafif latifesini yaptığım bir durum. "Ben de kullanayım dedim artık şu sosyal ağları" derken stalker lığa soyundum. önceki girdide söylediğim gibi kızın instagramı var, benim açılmış bir instagramım vardı hatırlıyorum ve girmeyi başarıyorum. Evet gecenin olayı burada başlıyor. İnstagram kilitli malum. Önceki nickten kurtulup, adımı soyadımı yazıyorum. Sonra düşünüyorum, "eklesem olmaz daha tanışmadık bile zaten benim profilde 1'e 1 takip yeni olmuş, olmaz oğlum" diyorum. Zaten kız isimden çıkarır mı şüphesi var. Ben dana foto da koymadan ekledim kızı. Kız benim ad soyadı hatırlar diyorum, bir iki yerde geçmiş ya. Neyse ekledik, bir süre bekledik, bir süre daha derken sabah olmuş. Ben anladığım kadarıyla red yemişim, bilirkişilere danıştıktan sonra emin oldum. "Vay be demek belli edemedik, tanımadı ya da reddetti ne var yani" derken, amk bu mesaj olayı yani dm olayını zaten farketmiştim. Dedim şimdi yanlış da anlaşılmayalım mesaj atayım doğru düzgün. Bir şekilde bulduğum düzgün bir fotoyu iliştirdim instagrama. Yazdım mesaj:

    -biliyorum böyle bir giriş çok hoş olmadı direkt eklemek vesaire... kusura bakma lütfen durumlar böyle gelişti. Bilmiyorum yani bu şekilde oldu.

    Yazdım ben bunu zaman geçmiyoe kitap oku, film izle falan. Tabii arada bakmaya devam. Sonra zaman geçti yatayım dedim. Mesajda okunmadı o vakite kadar "okundu" yazısı geliyormuş öğrendim. Takipçi sayısında bir değilim olmasıyla "vay amk demek mesaj gitmemiş, bakmamıs; ama bakması lazım" der iken gene takip ettim(bu sefer fotolu), mesajı da attım. Saat de 12 tabii amk sanırım tribe girip yaptım böyle bir şey bilmiyorum.

    -umarım mesajım iletilmiştir.

    Yatmaya doğru yeltendim.

    Tak mesaj:

    -kimsiniz?
    -(ben bilmem ne)
    -neden eklediniz
    -(yukarıdaki cevaplar)
    Tekrar
    -siz kimdiniz?
    -(açıklıyorum böyle böyle oldu gece de rahatsız etmek gibi bir niyetim yoktu, "kısaca hoşlandım ekledim" dedim direkt.
    -neydi işiniz?
    -(ben gene kasılıyorum yazarken)
    -rahat olabilirsnz
    -(tepkiler acayip ablayamadım kızın beni çıkarması çok uzun sürdü, açık adres verdim nerdeyse)
    -kartvizit almanız doğru mu bu hareket?
    -(bunu uzun uzun açıkladım dedim "olaylar öyle gelişti doğru ya da yanlış değil bilmiyorum almış bulundum falan, rahatsızlık ettiysem söylemeniz yeterli benim maksadım sadece iletişime geçmekti o kadar)

    (Bir süre yazılmadı)

    -(dedim "neden yaz mıyorsunuz?")

    -Dedi ki çok kötü dedi yalnız:" ben kızın bilmem kaç yıllık sevgilisiyim, yok şöyle yok böyle biz evlenicez nasıl kartviziti alırsın böyle birşey yaparsın. (Hemen hemen ofisin adresini vermiştim zaten). Kızın patronuyla da görüşüceğim, senin tek takip ettiğin kişiyi de ben takip ettim bak adım bu ...(sonra "sizin gibiler yüzünden" lafları yedim.

    Ben de yazdım:

    -vay canına(ben dumur, nasıl anlamadım amk vay öküz ben)
    (Toparla toparlaya bilirsen)

    Yapacak birşey yok olayı açıklayacağız.

    Anlattım bütün durumu baştan, benim hehangi bir art niyetim yok. "İlişkim var" cevabını alsam zaten böyle şeyler yaşanmazdı. Kızımız hiç birşey yapmadı sadece benim tarafımdan olay cereyan etti. Kusura bakmayın, özür falan...

    Sonra abimiz öğüt verdi: "bırak o seni bulsun, bulursa sana belli eder zaten" falan filan...

    Dedim yüzük yoktu dedi takmıyorz birleylerden mesaj da açık olmasaydı keşke böyle birşey yaşanmazdı falan dedim.

    Kendimi de anlattım, durumu anlattım. 2 gibi Allah mesud etsin, iyi geceler dileyerek mesajlaşmamızı sonlandırdık.

    (bkz: Vay başıma gelenler)

    Not: Olayın benim açımdan durumu böyleydi. Karşı tarafta olaylar nasıl gerçekleşti orasını Allah bilir.
  7. henüz ilkokula başlamamışken haberlerse sürekli dillenen ''trafik canavarı bugün de 2 can aldı'' tarzı haberleri izlerken, bahsedilen canavarın gerçek olduğunu ve arabasıyla zevkine insanları öldürdüğünü sanıyordum. ama haksız da sayılmam hani sen haberi bu resim eşliğinde verirsen böyle olur.

    gerçeği öğrendiğim de yıkılmıştım. böyle bir canavarın var olmadığına değil. bu ölümlere sebep olanların insanlar olduğu için.
  8. Hayatınızın en kotu dönemini yaşıyorsunuzdur. Ekonomik olarak o kadar bitmişsinizdir ki, zamanında "açlıktan ölsem de bi' daha o adamın yanında çalışmam' laflarınızı bi' güzel yutar; arkadaşınızdan eski patronunuzla sizin için konuşmasını istersiniz. Görüşmeye giderken o arkadaşınız sizi yine yanlız bırakmaz ve 'geçerken uğradık' senaryosuyla ofise girersiniz. Eski patron biliyordur tabi sizin gururu kurtarmaya derdinde olduğunuzu. Oturursunuz, lafın arasına sokuşturur 'bugün 50 kişi internetten başvurdu iş için' diye. Sonra, anlattiği zengin insan hikayelerinin arasina güzelce serpiştirir sizin yeni bir kariyer çizmek için yaşınızın ilerlemiş olduğunu, insanların daha lisedeyken kariyer plani yapıp son sınıfı amerika'da okuduğunu, masterları doktoraları... kendi planlarınızdan bahsedersiniz 'siz yanlış yapıyorsunuz işte" diye başlar, bir şekilde milyon dolarlarla devam eder. 150.000tl'lik iş planından bahseder, 'iş ne?'diye sorulduğunda hiç bi' fikri olmadığını anlarsınız. Başkasının zenginliğinden bahsetme-(her nasılsa) bunun üzerinden kendini övme-sizi aşağılama döngüsü içinde tirat atar. Konuştukça gaza gelir, kendinden geçer. Arkadaşınız sizi kurtarmak için benim kalkmam gerekiyor der. Ama eski patron bırakmaz. Kapıya, koridora kadar geçirir. Panik halindedir. Karşısındakini ezerek kendini yüceltme seansi bitiyordur çünkü. Birkaç saniye daha egosunu doyurabilmek için asansöre de kadar gelir. Hala konuşuyordur. Tam düğmeye basacakken kapıyı tutar, sesini çok büyük bir sır veriyormuşçasına alçaltır ve başka çok zengin birisinin hikayesini anlatır. Siz arkadaşınızla hikayenin ana fikrini anlayamadığınızdan boş gözlerle bakarsınız eski patrona. Hemen açıklama yapar; "böyle şeyler tanıdıkla, çevreyle, torpille olur, çok heveslenme yani." diye. Sonunda kapı kapanır, dayanacak gücünüz kalmamıştır artık, ağlamaya başlarsınız. Hayatınıza, kendinize, çaresizliğinize olan nefreti bastıramıyorsunuzdur artık. 2 saat ağlayarak kafede oturursunuz, arkadaşınız sizi bu halinizle bırakamıyordur çünkü ve malesef sadece iyilik yapmaya çalışıyorken, kendini suçlar keşke götürmeseydim seni diye. Eve gelirsiniz uyursunuz. Gece yarisi uyanıp sözlüğe girdiğinizde arkadaşınızın 'youreads itirafta' eski patrona saydırdığını, size yapılana sizin kadar öfkelendiğini, üzüldüğünü görürsünüz. Oturur bir saat de buna ağlarsınız. İnsanların bu hayata nasıl katlandığı sorusuna, o melek arkaşınız cevap olmuştur. Günün sonunda kendinizi çok da kaybeden hissetmiyorsunuzdur artik.
    (bkz: http://youreads.net/yorum/201480)