1. işyerinde çay makinesinden aldığım çay çok sıcak geldiği için paşa çayı yapıp içiyorum
    (bkz: paşaçayı)
  2. dün gece secretary filmini sarhoş kafa girmişim hatırlamıyorum
  3. ey patron, müdür ve yöneticilerim! hani bir dönem bizim odadan iş çıkmıyordu ya o benim yüzünden: yeni aldığımda (bkz: şeytanın fısıldadıkları-emre yılmaz) kitabımı işyerine götürüp odadakilere yüksek sesle okuyordum. ''aylaklık; düşünmek, duymak ve yaşamak için bağdaş kurmaktır. çalışmak ise bir gün bağdaş kurabilmek için boşu boşuna koşuşturmaktır.'' falan dedikçe kitap bitene kadar günlerce çalışmadık biz.
  4. dün okuduğum ot dergisini parkın en sakin yerindeki bankın üstüne bıraktım yanına da yarım paket turuncu pall mall sigarası koydum. artık kim bulduysa.
    (sigara haydan gelmişti)
  5. evde çok fazla zamanım olmadığı için youreads'e genelde işyerinden giriyorum. işyerinde de websense olduğu için benim girdiğim youreads çok farklı:
    - ''paylaş, beğen, beğenme, favorile'' tuşları görünmüyor. ben onları az çok yerini tahmin edip el yordamıyla bulup çalıştırıyorum.
    - üstteki kanallarda simgeler görünmüyor yine el yordamı.
    - müzik giremiyorum. çünkü youtube hiç açılmadığından link ekleme şansım yok.
    - en önemlisi ''düzelt'' tuşu hiç yok el yordamıyla da bulunmuyor ve çalışmıyor.
    ama ben yine de ne güzel açılıyor diye seviniyorum.
  6. yalnız başıma yürürken gaspar noe karakterleri gibi iç sesim hiç susmaz, konuşur durur. yürüyüş mesafesi uzun olursa bilinç üstünün dehlizlerine kadar giden bu yolculuk öyle noktalara gelir ki kendimi dinlerken şaşar kalırım.