1. bir karar verdikten sonraki 'acaba doğru mu karar verdim ya' düşüncesi.. belli bir süre takıntılı gibi diğer seçeneklerin filan nasıl olacağını düşünür kendi kafamda böyle olsaydı naapardımı yaşatıyorum hayalimde.. sonucun daha iyi olacağından da hep korkarak.
  2. şimşekten ve gök gürültüsünden korkuyorum. küçükken annem korkmamam için bulutlar kavga ediyor derdi. hayır yani bulutların kavga etmesi iç rahatlatıcı bir şey mi?
  3. küçükken bulunduğum aydınlık odanın ışığını kapattığım an çöken karanlıktan korkar, ardıma bakmadan aydınlık salona koşardım. o gizemli karanlığın, içerisinde neyi saklamakta olduğunu kestiremezdim. şimdilerde sembolist damarım atmaya başlamış olacak ki ahmet haşim gibi karanlıkta yaşamaktan hoşlanır duruma geldim. yıllar geçti, büyüdüm ya da büyüdüğümü sandım. karanlık korkusu yerini sevdiğim insanları kaybetme korkusuna bıraktı. korkuyorum; zaman geçtikçe, sevdiğim insanlar yaşlandıkça ve ölüm gerçeğini gözardı edemedikçe.
  4. benimki sevgi bulamamak
  5. aileme ve sevdiklerime bir şey olması, ülkemin karıştırılıp suriye'ye dönmesi.
    bir de şundan çok ama çok korkardım iki ay öncesine kadar: sevdiğim adamın hayatımdan çıkıp gitmesi. ölüm gibi bir şey oluyormuş ama kimse ölmüyormuş gerçekten.
  6. benimki sevdiklerimi kaybetmek.
  7. (bkz: ölüm)
    (ilginç değil mi)
    yok
  8. eşref saatimde söylediklerimin sonraki bir zamanda aleyhimde delil olarak kullanılması. o yüzden çok mutedil konuşurum. (bkz: kimsenin eline koz geçmesin)
  9. en somut olanını yazıyorum
    yükseklik
    ama istanbul'daki taze 'e5' korkum, bütün metrobüs köprülerinden rahatlıkla geçiriyor beni
    ankara'da üst geçit kullanmazdım baş dönmesinden
    korkularınızın üstüne gidin klişesine düşmeyeceğim ama korku korkuyu söker
  10. benim en büyük korkum; ailemin geçimini sağlayamayacak duruma düşmem. bu ölümlü olmayan, sakat kalmama yol açacak bir kaza olur, işsiz kalmak olur vs. gibi hayattayım ama aileme yetemiyorum, isteklerini karşılayamıyorum. bu beni çok üzer, ölsem daha iyi.

    evli, ailesi olan adamın bundan daha büyük korkusu olamaz. yükseklikmiş, ucak kazasıymış falan geçin onları, sorumlu olduğun insanları yüzüstü bırakmak, yetememek kadar kötü bir şey yoktur hayatta diye düşünüyorum.

    devlet bahçeli' nin dalga geçilen bir püskevit hikayesi vardı ya; işte orada; onlarda var bizde niye yok? diye soran çocuğun babasının dramını yaşamak benim başıma gelebilecek en kötü şeydir. püskevit burada örnek, onun yerine başka bir şey de konulabilir.