1. 35 yaşlarıma geldiğimde şımarık çocuklarımın olması, ailemdekilerin birikimleri bitirmiş olması ve bunlar arayıcılığıyla kapitalizmin kölesi olmuş olmak. olası çocuklarımın annenin korkularından bakıcılarla, özel okullarda şımararak ve krizler geçirerek büyümeleri. işin sıkıntısı bunun gibi örnekleri her yerde görmem. devamlı hastanelerde çocuğu tedavi ettirme çabaları. bir de mutsuz olup boşanma olasılıkları da çok yüksek. bütün gün çalış didin, sonra bunlarla uğraş, yok ben kararımı çoktan verdim. bu konularda çok soğudum arkadaşlar.
  2. küçükken bulunduğum aydınlık odanın ışığını kapattığım an çöken karanlıktan korkar, ardıma bakmadan aydınlık salona koşardım. o gizemli karanlığın, içerisinde neyi saklamakta olduğunu kestiremezdim. şimdilerde sembolist damarım atmaya başlamış olacak ki ahmet haşim gibi karanlıkta yaşamaktan hoşlanır duruma geldim. yıllar geçti, büyüdüm ya da büyüdüğümü sandım. karanlık korkusu yerini sevdiğim insanları kaybetme korkusuna bıraktı. korkuyorum; zaman geçtikçe, sevdiğim insanlar yaşlandıkça ve ölüm gerçeğini gözardı edemedikçe.
  3. yerleşmiş olduğum üniversiteden " yahu birader, bir yanlışlık olmuş, sen bu okulda okuyamazsın" denilerek, okul bitmeden ilişiğimin kesilmesi korkusu.
    saçma mı? evet.
    ama insan okulu uzatınca saçma şeyler düşünüyor.
    allah'tan okulu bitirdim de rahatladım
  4. bir karar verdikten sonraki 'acaba doğru mu karar verdim ya' düşüncesi.. belli bir süre takıntılı gibi diğer seçeneklerin filan nasıl olacağını düşünür kendi kafamda böyle olsaydı naapardımı yaşatıyorum hayalimde.. sonucun daha iyi olacağından da hep korkarak.
  5. en somut olanını yazıyorum
    yükseklik
    ama istanbul'daki taze 'e5' korkum, bütün metrobüs köprülerinden rahatlıkla geçiriyor beni
    ankara'da üst geçit kullanmazdım baş dönmesinden
    korkularınızın üstüne gidin klişesine düşmeyeceğim ama korku korkuyu söker
  6. benim en büyük korkum; ailemin geçimini sağlayamayacak duruma düşmem. bu ölümlü olmayan, sakat kalmama yol açacak bir kaza olur, işsiz kalmak olur vs. gibi hayattayım ama aileme yetemiyorum, isteklerini karşılayamıyorum. bu beni çok üzer, ölsem daha iyi.

    evli, ailesi olan adamın bundan daha büyük korkusu olamaz. yükseklikmiş, ucak kazasıymış falan geçin onları, sorumlu olduğun insanları yüzüstü bırakmak, yetememek kadar kötü bir şey yoktur hayatta diye düşünüyorum.

    devlet bahçeli' nin dalga geçilen bir püskevit hikayesi vardı ya; işte orada; onlarda var bizde niye yok? diye soran çocuğun babasının dramını yaşamak benim başıma gelebilecek en kötü şeydir. püskevit burada örnek, onun yerine başka bir şey de konulabilir.
  7. benimki sevdiklerimi kaybetmek.
  8. benimki sevgi bulamamak
  9. korneamı kağıt kesmesi (ciddiyim)