1. kozel piyasaya güzel bir giriş yaptı ancak tombul efesin hatırı ağır bastı. eski dost gibi sarıp sarmaladı, saçma sapan sorular sordurmadı. insanlar rasyonel değildir diyenler boşuna demiyor hangi içecek hangi mekan kişinin geçmişiyle alakalıdır. dünyanın en iyisi gelse bir hatıranın tadını vermez.
    abi
  2. tuborg gold'tur. onun dışında, 1-2 yıl önceki yılbaşı gecesini istanbul'da bir mekanda kuzenlerimle kutlamıştım. tuborg gold'la başlamıştım geceye, taa ki kuzenim kafayı bulup garsona 10 lira yerine 100 lira verdiği ana kadar. oturuyodum izbe sakin bir köşede, bir baktım garson başımda dikilmeye başladı. sürekli biramı tazeliyor ama. benimde yavaş yavaş kafam gitmeye başladı haliyle. o gece orada bir sürü bira içtim farklı farklı. çok güzellerdi. vişneli falan bir sürü çeşit. sanırım belçika biralarıydı ama isimlerini hatırlayamıyorum. bunların da dışında, sakın efes xtra shot içmeyin. iğrenç bira.
  3. 20 sayı farktan sonra geri gelip kazandığımız, akciğerlerimden bir tanesini sahada bıraktığım o maç ardından içtiğim ilk efes tombul.
  4. tek bir tane seçmesi zor, ama gezme deneyimiyle birleştirince; matuska, krakonos ve beck's gold üçlüsü arasında kalınıyor.
  5. klasiğim bomontidir ama (bkz: sommersby) diye bir bira içtim, en sevdiğim en içilebilir bira olarak görüyorum.
  6. tek tercihim bomontidir.her mekana uyum saglar.yaninda da antep fistigi oldu nu degme keyfee
  7. dünyanın bir çok yerinde bir çok bira denedim. belki alışkanlıkan her içtiğim birada o tadı aramaktan dolayı ama benim sadık yarim turborg grubudur (carlsberg, %100 malt, amber). baba evi gibidir, her içtiğimde içimi ısıtır.
  8. vergina, dreher ve dreher cider diyorum.
  9. Amberbock diye bir bira içmiştim. Adı gibi kehribar renginde, tadı aromalı bana bergamot çayını hatırlatırdı. çok sık içtiğimiz dönemlerde zenci arkadaşım "bu bira baş ağrısı yapıyo bea" diye hayıflanıyordu. Demek oluyor ki böyle tipler dünyanın her yerinde var. başı ağrıtan bir oturuşta 24 tane 33 cl içmek olmasın sakın?
  10. guinness iyidir ya.
    kuz