1. bir kıssa vardır "ben şimdi bunun neresini düzelteyim?" diye. onu getirdi aklıma. müslümanın felsefe bilmesi yanlış mıdır? ve bildiğini sandığı kadarıyla hakikati araması suç mudur? tüm denizler mürekkep olsa yine de yetmezdi rabbin sözlerini anlatmaya demiyor mu kur'an? o zaman neden islamın ve imanın şartına aykırı olmadığı sürece bir düşünceye olabilir demeyelim?

    "ilm-i küfür bilinmeden ilm-i hakikat bilinemez." diyordu dücane cündioğlu. bu sözü de düşünmek gerek. sırf kur'an'ı yorumlayış farklılıkları bile yeni felsefi anlayışları getirmiştir (adına felsefe demek şart değil.) kelam ilminin ortaya çıkması mesela. bu sadece kur'an vardır o da bellidir anlayışı biraz sıkıntılıdır. hangi kur'an? ben müslümanım diyen herkes müslüman peki sonrasında ne olacak? bilgiyi bilgi sevgisine felsefe adını verip batının tekelinde bir kavrama dönüştürmek yanlış bence. kimi kur'an ı okuyor mevlana oluyor kimisi okuyor ışid oluyor. hangi kur'an hangi hadis? vahhabiliğe yol açabilir bu sığ anlayış.

mesaj gönder