1. kapitalizm'den anladığım, eskiden ağaçlar meyvelerini tam ve verimli olarak verdiklerinde pazarlarda yerini alır, mevsimi gelmiş olurdu. bugün 3'lü, 4'lü erik konmuş mini paketler hazırlayıp kilosu 40 tl'den itelenmeye çalışıyor. erikten sonra diğer meyveler için de aynı yol izlendi. misal kiraz için de geçerli. 1 ay sonra 20 tl, sonra 10 tl gibi gidiyor fiyatlar,
    kısaca işine gelirse alırsın işine gelmezse almazsın.

    uçak biletlerinde de anormal farklılıklar var, oteller de erken rezervasyon adı altında reklamlarını yapıyorlar. otobüs firmaları uzunca bir süre uyanmamıştı ama baktılar olmuyor onlar da yavaştan başladı. "ilk 5 koltuk 5 lira" gibisinden. yanında da puan sistemi ıvır zıvır. kısaca bir malın bir ederi yok, bir değişken mevcut ve hayatımızda artık korkunç derecede yeri var.

    tekstil sektörüne de değinmeli sezon başı ile sezon sonu indirim uçurumları gittikçe açıldı.
    hiç olmayan etiketlerle sezonu açıyorlar. hatırlarsanız 2000'li yılların başıydı ilk göz boyama 99,99 tl yazan etiketler ile başladı. 100 tl gibi sade ve anlaşılır bir sayının hükmü yok artık. işin kötü tarafı ne kadar hızlı uyum sağlamışız. hanım'a soruyorum kaça aldın? 99 tl'ye aldım diyor. ben inatla 100 liraya aldım demeye devam ediyorum ama ne kadar dayanırım bilmiyorum. pazarları bu yüzden seviyorum belki, kredi kartı yok ve 3 yeşillik 1 lira. 0.99 kuruş diyen bir pazarcı henüz görmedim.

    vaktiyle pazarlık vardı ve kapitalizm hayatımızın içinde hep vardı ve ben iyi pazarlık yapabilen biri olmadığım için mevcut düzen işime yarıyordur belki bilemedim.

mesaj gönder