1. okuldan okula değişiklik gösteren sorunlardır. mezun olduğum okul yıllardır bürokrat yetiştirmesiyle ünlü 150 yıllık bir okul olan mülkiye. başka okullarda çok yaygın bir ego sorunu olsa bile bizim okulda daha azınlıkta kalan bir durumdu bence. ancak bir döneme 12-13 ders konulması ve hepsinin zorunlu olması, 3 seçmeli ders verip 2 tanesini seçmenin zorunlu olması, muhteşem ağır ders yükü gibi kendine has problemleri vardı.
    mülkiye'nin "gelenek" takıntısı vardır biraz. haliyle okul büyük bir değişim geçirdiği 1950'lerden beri az çok benzer bir mantıkla yürür. ağır ve çok sayıda ders, bölümle az-çok bağlantılı her konu için ayrı bir ders vs.vardır. yani düzgün, kaliteli bürokrat yetiştirme "geleneği" çekirdek aynı kalmak üzere hala devam etmektedir.

    şu an yüksek lisans yaptığım okul ise amerikan üniversite sistemiyle ve amerika'nın piyasaya entegre olacak eleman amacıyla kurduğu "eğitim" sistemiyle yürüyen odtü. mülkiye'nin tam tersi şekilde, burada "sunum yaptırtmazsa ölecek" hastalığına tutulmuş öğretmeninden öğrencisine. 2-3 zorunlu ders haricinde diğer tüm derslerin seçmeli olması, öğrencilerin sürekli etkileşimli ve katılmcı bir şekilde derslerde yer alması gibi sorunları var.

    gerçekten de kağıt üzerinde öğrencilerin sunum yaptığı, yıllardır herkesin diline pelesenk olan slayt makinelerinin kullanılması, hocanın öğrenci karşısında daha edilgen olduğu bir sistem daha iyiyimiş gibi gözükmekle birlikte bana kalırsa ortada büyük bir entegrasyon sorunu yatıyor. odtü, bilkent, koç vs. gibi çoğu özel ve piyasaya kaliteli eleman süren üniversitelerin eğitimi seçmeli dersler, sunumlar, tartışma oturumları şeklinde yürürken, eğitimi daha gelenekçi çizgide olan siyasal gibi okullarda (ya da belki devlet üniversitelerinin çoğunda) öğretim klasik, hocanın anlattığı, öğrencinin dinlediği, soru sorduğu bir tarzda yürüyor.

    ilkokuldan beri alışık olduğumuz bu "hantal" devlet öğretimi tarzıyla haliyle üniversitede karşılaşınca çok büyük şaşkınlıklarla öğrencilerin karşılaşmayacağını az çok tahmin edebiliriz. ancak tam aksine, ilk -ve belki de asıl- amacı piyasaya eleman yetiştirmek olan okullarda bahsettiğim entegrasyon sorunu ortaya çıkıyor. ilkokulda, lisede kendisinin varlığı yokluğu bilinmeyen, klişe deyimle "duvardaki bir başka tuğla" olan öğrenciler, bir anda sunumlarla, tartışmalarla karşılaşıyor. yani yıllardır sınıfta konuştuğu için dayak yiyen çocuğun artık sınıfta konuşması isteniyor. ülkenin en temel sorunlarından biri olan "müslüman" siyasal hareketinin en sevdiği laflardan biri olan yanlış batılılaşma (artık doğru batılılaşma ne demekse) eğitimimizin de büyük bir bölümünü etkisi altına alıyor haliyle. türkiye'de zaten her şey (havalı isim söylemezsem üzülürüm) baudrillard'ı bile şaşırtacak kadar simülasyon bana kalırsa ya.

    yazdıklarımda yeni solcu gibi çok sayıda piyasa ve amerika dediğimi fark ettim. elbette yaşadığımız her şeyin nedenini bu iki konuya bağlamak kişiyi hem rahatlatıp hem bir şeyler üzerine düşünme derdinden kurtarsa da basitçe sorunların sorumlusu piyasadır, batılı eğitim sistemidir demiyorum. amma velakin piyasa denilen nanenin de öyle çok geri plana bırakılması doğru değil.

    son olarak değinmek istediğim şey şu "sistem" takıntısı. kötü sistem, ezberci sistem, baskıcı sistem, allahçı sistem vs gibi yüzlerce sistemle bir şekilde savaşıyoruz eğitim hayatı boyunca. ancak sistem dediğimiz kavramın yürüyebilmesi için üzerinde hareket ettiği bir insan topluluğuna ihtiyacı olduğu belli. o halde doğrudan sistemi aşağılamak yerine insanlara da dönmemiz gerekiyor. sistem varlığımıza öncül bir şeymiş gibi düşünmek yani sistem ve sonrasında gelen insan sonucunda ulaşmak bana kalırsa zararlı bir şey. mücadele edilen bir sistemin varlığının olması mı yoksa kötü bir sistem yerine iyiyi tercih etmek mi? çoğu kişi tarafından eski kafalı, kötü, ezberci sistem olarak tanımlanan gelenekçi devlet okullarından kopup iyi sistem kabul edilen piyasaya entegre okulları tercih etmek sadece ehvenişer bir seçim yapmak anlamına geliyor. belki de asıl sorunumuz daha iyi bir sistem için sürekli "sorun" arayan bizlerizdir.

mesaj gönder