1. katakullinin gözden kaçmasını istemem. 2002 yılında kurumlar vergisi %35'tü. 2004 ya da 2005 yılında %20'ye düştü. (@babilbaligi uyardı oran %33 imiş ve 2006'da düşmüş) en iyi gerekçe ise vergi oranı düşünce daha iyi vergi toplanması. bunun istatistiği falan var, vergi oranı düştükçe toplanan vergi miktarı artıyor. yani diyorlar ki çok vergi vermeyiz, az olursa veririz. bizim temsilciler de diyor ki tamam az da olsa verin, kalanı biz milletten toplarız.

    gözden kaçan ise teknoloji, yani 1990 yılında vergi kaçırmak çocuk oyuncağı iken bilgisayarlı muhasebe sistemlerinde gerekli personel istihdam edilir, denetlenirse kaçak vergi sıfıra yaklaşır. eski bahane ile zenginden alınan vergi ciddi oranda azaltıldı kimse de ses etmedi. bu sadece bir örnek. ev örneğinde ise gidip bakmak lazım %25 peşinat şartı ve 10 yıl maksimum vade şartı ne zaman gelmiş. yine ayni tarihlere tekabül ediyor diye biliyorum.

    sistemin verdiği mesaj açık, pesinat getiremezler, getirseler de 10 yılda taksit tutarına maaşları yetmez, ev sahibi olamazlar, ev sahibi olamazlarsa fazladan evi olanların evinde kiracı olarak yaşarlar. böylece zenginler üretim yapma işinin başında durma işini! batısalar bile kendileri kira gelirleriyle beslenirler ve sermaye el değiştirmemiş olur. ee peki bankalar napcak? asıl sorun bu onlara göre zenginlerin malı yerine göre silahla bile korunur ama bankaları da korumak lazım, o zaman onlar da bireysel kredilere dönsün dendi. yani maaştan zenginler kira ile payını aldı bankalar da faizle. bir dönem ki bakarsanız yine aynı dönem bankalar çılgın gibi kredi kartı dağıttılar. çünkü ev kredisi araba kredisi verme işi sarpa sardı, bunların günlük tüketim yapması gerek dendi.

    burada zaten bahsedilen sorun devlet ve zengin sınıfı işbirliği ile sermayenin el değiştirmesinin önlenmesi.

    iyimser bakış açısını da anlıyorum elbette herkes yalıda oturamaz, illa birileri fabrikaların başında durmalı, sahiplenmeli. fakat düzenin gidişi pek de bu yönde değil. normalde babadan zenginlerin ykb olmaktan başka meziyetleri de olmalı ve halka sunulmalıdır. örneğin beste yapar dinleriz gibi. tabi böyle bi düzen yok hep alıyorlar fazla alıyorlar vermiyorlar, bir fabrika yönetme işini iyi yaptıkları için değil buna güçleri yettiği için oradalar, devlet onlara bu hakkı verdiği için. yoksa çorap fabrikasını yönetecek insan bulunur, hatta iyi maaş verirsen egitimliler alasını yapar dert değil. lutfedilen bir şey değil bu.

    uyanmak lazım adamlar parselliyor, stokluyor, devletle birlikte elele halkı baskılıyor. dolayısıyla reformist bakış açısı bir çeşit uyuşturma denemesi. bana göre fakire hak talep ederek değil yönetimi ele geçirip zenginin yaptığı haksızlığa son vererek cozulebilecek sorunlar bunlar. bu kapitalizm liberalizm falan kaostan başka bir şey değil. yapılan hazırlık %99'un %1'e mağlup olup onlara hizmet eder hale gelmesi için. iyi idrak etmek lazım biz şanslı nesil olabiliriz.
    abi

mesaj gönder