1. güzel mevsim. insanın soğukta dışarda yapacak pek bir şeyi olmayınca düşünmeye, daha çok düşünmeye, güzel düşünmeye sevk ediyor. belki de rus edebiyatının sırrı birazda buradadır. soba başında kestane pişirip, sıcak içecekler ya da votka içerek düşünmek güzel olsa gerek.

    dünyanın belli bir kısmının plajlara aktığı, bayram trafiği yaşadığı şu günlerde, bir kısım insan ise farklı bir yarım kürede kış mevsimini yaşıyor. alılşık olmayana zor geliyor en başta. instagramda, facebookda "beach" fotoğrafları, bikiniler gırla giderken, dışarda 3 derecelik sabahlara uyanmak, mont beni şeklinde her daim polar üstüne kaban giymek. demin bir kafeye girip, kahve aldım. kitabımda yanımda, okumaya başladım. john le carre, panama terzisi kitabı. sonra dedim oğlum düşünsene özel terziye gidebilecek kadar zengin olabilmek ne demek lan? yani düşün işte. misal benim bir akrabam vardı. ayakkabılarını özel yaptırırdı. taksim'de istiklal'de bülent diye bir ayakkabıcı vardı. ikinci kat. giriyorsun, yerler halı. italyan ayakkabısı yapıyor bülent abi. bu akrabam ayakkablarını buna yaptırırdı. arada ben gider ya siparişi alır ya da ödeme yapardım. genelde kış olurdu. o soğukta o ayakkabıcı hep sıcak olurdu. yani sıcak olan binlerce yer var ama orası zengin sıcaklığı, anlıyorsun. o yüzden zenginlik hep sıcak gelir insana. kış gelmez pek onlara ya da kışın tadını hep onlar çıkarır, camekanlı yalılardan.

    neyse ben bunları düşündüm işte, kış güzel şey dedim, benim gibileri de mal mal düşündürüyor, zenginin malı züğürdün, fikriyatını meşgul ediyor. sonra bi fotoğraf çektim, kahve, kitap, kafe hepsi içinde, attım instagrama. amacım oymuş demek. pek kitap okumak için çıkmamışım evden.

    neyse kış güzel mevsim.(götümüz donarken bile.)

mesaj gönder