1. "19 yaşındaydım. heyecanlı bir genç. şiirde yeni bir dönem başlamıştı. ölçüsü olmayan vezinsiz, kafiyesiz şiirler yazılmaya başlanmıştı. hece ölçüsü de bitmişti. serbest şiir yazılıyordu. o dönemin bu serbest şairleri, eski dönemleri kötülüyordu.

    tabi isterdim ki öz edebiyatımız olan divan edebiyatı ile yazılabilsin şiirler. ama tek başıma ben aruzu getiremem ya. aruzu geçtim hecede gidiyordu artık. o dönem dedim ki hece ile bir şiir yazayım. bu serbestçi şairler divanla dalga geçiyordu. gül bülbül, gül bülbül başka bir şey yok diyorlardı.
    o dönemde şiirlere yabancı isim verme geleneği vardı. birde bu serbestiler gül ile dalga geçince bende ‘’monna rosa’’ koydum şiirin adını. tek gül anlamında bir şey. tamamıyla kendimi denemek için yazdım şiiri. akrostiş şiir yazma modası vardı birde. genç şairler çok hevesliydi akrostiş şiirler yazmaya. ben de gencim tabi, hem hece ölçüsüyle olsun hem de akrostiş olsun diye bir şiirde ben kaleme aldım."
    (karakoç'un söyleyişisinden alıntı)

    ki ben mona rosa bulurum seni
    incir kuşlarının bakışlarında.
    hayatla doldurur bu boş yelkeni.
    o masum bakışların su kenarında.
    ki ben mona rosa bulurum seni.

    tanım: aşk şiiri
    sidar

mesaj gönder