1. -aklımın odaları-

    aklımın odalarında tuhaf şeylerle karşılaşıyorum. gırla cinayet, fazlasıyla intihar.. öylesine büyük bir çukurun içindeymişim gibi hissediyorum ki her kapıyı açtığımda, sonsuzluğa uzanıyor sanki o çukurlar.. korkutucu bir biçimde uzun, onulmaz biçimde dipsiz.. her odanın kendine has fikri, her odanın kendi karakteri var.. o odalar beni yok edebilecek, sizi de içine alabilecek güçte kudretli.. bu şaşaalı büyüklük, gözümü fazlasıyla korkutuyor.. kendimden korkuyorum bir an.. ne yapıyorum diye? oysa yaptığım tek şey aklımın dibinde kalanları kurcalamak biraz.. bu bile çok, bu bile korkutucu..

    ‘’aklımın dibinde ne çok pislik varmış be.’’ buz dağının görünen kısmının görebildiğim kadarı böyle iken, soğuk ve acımasız suyun altında neler var kim bilir.. merak etmekle beraber kuşkulanıyorum bir an. bazı şeyler bilinmemeli. acaba bilmemem gereken şeyleri mi öğrenmeye çalışıyorum? korkuyorum.

    insan korkar mı kendisinden? kendi varlığından? yokluğundan? bunun muhakemesini yaparken bile ürküyor iken, o odaların sonunda ne olduğunu görebilecek cesaretim var mıdır? zaten 3. bir ihtimal de yok.. koca hayatlarımız da bir 3. ihtimal, nelere kadir olurdu kim bilir.. seçimler ve sonuçlarıdır tüm hayat.. sonuçlar, seçimlerin çocuğu.. üçüncü tercih ise, kim bilir belki sonuçların düşmanı.. kötü sonuçlar.. mide bulandıran, istenmeyen sonuçlar.. sonuçların ürünüyüz. sonuçların kendisiyiz.. faslısıyla sonuçlar ve fazlasıyla seçenekleriz..

    bu durum bizi biz yaptı.. gelecek kuşakları da kendileri yapacak.. aklın odalarına yapılan ufak bir seyahatten etkilenen, korkan insan.. fazlasıyla insan. bu yolculuğa çıkacak yetkinlikte mi? kendisini keşfedecek kudrete sahip mi? bu cesaret onda var mı?

    fazlasıyla yok.. belki nietzsche haklıdır. insan kendini aşmalı, üst-insan ile oynadığı bu saklambaç oyununu bitirmeli, bu yolda ciddi ve gerçekçi adımlar atmalıdır.. bu yolda yapılacaklar insan için en iyi şeydir.insan kendini aşmalıdır, kendinden öteye dokunmalıdır. ‘iyi de nasıldır?

    “yer yüzünün anlamı olacak üstinsan! yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz edenlere!” der nietzsche.

    anlaşıldığı üzere yapılacak ilk iş çeşitli teolojik unsurları silmemiz gerektiği. dini kaygılardan soyutlamamız gerekir kendimizi. nietzsche dayı öyle der.. böyle buyurur..

    nietzsche kendisini, üstüninsanın habercisi olarak tanıtır. bu konuda eserinde şöyle yazmıştır:

    “insan bir iptir ki hayvanla üstinsan arasına gerilmiştir. uçurumun üstünde bir ip. tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış.”

    ve ekler: “iddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz.”

    ‘’üstinsan sert olmalıdır..’’

    insanın kendisini aşması, bilişsel olarak enginliğe kavuşması için önce dibe vurmak gerekir.. 0’ lamalıdır kendini insan. kendinden öteye ulaşması için öncelikle bildiklerini unutmalıdır.. doğru yanlış kavramını unutmalıdır önce.. her şeyin doğru veya yanlış gibi sadece iki kavrama sıkıştırılabilecek bir şey olmadığını idrak etmelidir.. bunun için de diplerin dibine vurmalıdır.. her dipten sonra yeni dipler keşfetmelidir.. kendi dünyasının büyüklüğü o zaman işte, gerçek dünyanın büyüklüğünden daha da büyük gelecektir gözüne.. fakat bir farkla: korkmayacaktır.. aşmış olacaktır yargılarını kafasında.. budur üst insana giden yolun güzelliği.. karmaşası.. baştan sona.. fazlasıyla budur..

mesaj gönder