1. 17 yaşında, şehrimden 1.300 km uzaktaki bir üniversitenin o zamanlar ne yaptığını bile bilmediğim - şu anda da pek bildiğim söylenemez ya hani konumuz bu değil - bir bölümünü kazandım. online kayıt henüz mümkün değil hoş internetin bile henüz icat olmadığı bir dönemde bu ne ola ki. masraf olmasın diye otobüse binip gidip kayıt oluyorum ve aynı gün -yine masraf olmasın diye- yurt başvurumu da yapıp geri dönüyorum.

    bir paragrafta 5 kez masraf olmasın dediğim için ailemin ekonomik durumunu anladınız ama ne hikmetse bana yurt çıkmıyor. hayır çok fakir değiliz ama 632. yedek çıkacak ( evet rakam hala dün gibi hatırımda altıyüzotuzikinci yedek ) durumda da değiliz. nasıl olsa torpil yapacak kimsemiz ve eve çıkacak da durumum olmadığından bu küçük detayı aileme söyleme gereği duymuyorum. onlar beni yerleştirmeye gittiklerinde anlayacaklar diye düşünüyorsanız söyleyeyim ; masraf olmasın diye gelmenize gerek yok diyorum ve iki bavul ile düşüyorum yollara. yurt müdürü 10 günlük misafir kartı veriyor ama oda ve ya yatak göstermiyor, neresi boş ise oraya kıvrıl. zaman su gibi geçiyor, kıvrıldığım yatakların sahipleri gelirse iki bavulum ile müsait olan başka oda var ise oraya taşınıyorum ama bu 10 günde oldukça tecrübe kazanıyorum ve dikiliyorum tekrar müdür bey'in karşısınına. ama bu sefer 2. bir 10 gün uzatma koparamıyorum. ilk kartın üzerindeki yazıyı düzenleyerek, bekçinin olmadığı anlarda yukarı çıkmaya gayret ederek ( şimdi turnike falan vardır herhalde o zamanlar bekçiyi geçtik mi olay tamamdı ) , eğer yukarı çıkmayı başarabildiysem gerekmedikçe tekrar yurttan çıkmayarak günlerimi idare ediyorum. dersten gelirken yurda girmek için yaptığım planları, o merdivenleri çıkmaya başlarken arkamdan birisi dur diyecek diye içimde hissettiğim korkuyu ve o sesi duymadığım sürece hissetiğim sevinci ( ulen 5 yıldızlı otel değil altı üstü öğrenci yurdu niye seviniyorsam artık ) asla unutmam.

    ev ile konuşmalarımı hep kısa tuttum, hep jetonum bitiyor ( evet o zamanlar jeton vardı , bilenler bilmeyenlere anlatsın ) bahanesiyle kısa kestim çünkü korkuyordum bir açık vermekten, neşeli görünmeye çalışırken sesimin titremesinden ve anlamalarından korkuyordum.

    şu anda da pek matah biri ve ya matah bir şey değilim, işte oralardan buralara tırmandım diyeceğim biri olmadım ama her şeye 'masraf olmasın' gözüyle de bakmıyorum artık. şimdi ne zaman 17 yaşında bir genci görsem hep kendi 17 yaşımla kıyaslarım.

mesaj gönder