1. tek işlevi insanlara zaten bilinen şeyleri, farklı, ilginç ve anlaşılmaz yollarla anlatarak kendilerine bağımlı hale getirmek olan dini cemaat virüslerinden bir tanesi.

    şimdi size 6-7 aylık fetullah cemaati maceramı anlatacağım.

    sene 2009-2010. üniversite giriş sınavına hazırlanıyoruz. yaşadığım şehirdeki en iyisi olan cemaat dershanesine gidiyorum. o zamanlar sevdiğim arkadaşlarımdan 2-3 tanesi abi evlerinde takılıyorlar. beni de çağırdılar, birkaç kez gittim geldim derken sıklaşmaya başladı.

    abi evine gittiğimiz zaman ders çalışırdık, kuran sohbetleri falan olurdu, sonra mertebemizin artmasından mütevellit saçma küçük kırmızı kitaplardan okumaya başlattılar. küçücük kitap ama içinde anlaşılan tek kelime yok. kitabı anlamak için de kendine abi diyen, takma isim kullanan, bilgisayarında 14 gb porno arşivi olan bir pezevenge ihtiyacımız vardı.

    o sıralar sorgulamaya başladım tabi bunlar ne ayak dertleri ne diye. sonraları hediye aldılar kitapları bitirenlere. mp3 çalar almıştı kullanıyorum hala ara sıra kajhdjkasd

    sonra kuran okumayı bıraktırıp fetullah sohbetlerine geçtiler. kuran ile bir giriş yaptılar, tabi direkt 3. vites ile kaldıramazsın arabayı. neyse artık level atlamaya başladığımızı hissedebiliyordum. fetullah sohbetleri oynuyordu. ağlıyordu bazen. o ağladıkça biz gülüyorduk. gülünce, yozgat'ın orta yerinde allaha sövmüşsünüz gibi tepkiler alıyorduk.

    mertebemiz artmaya başladı dedik ya kimlik numaralarımızı aldılar. neden gerekiyor dediğimizde dershane için falan dediler.

    bu arada fetullah sohbetleri ile beyin yıkama işlemleri doz arttırılarak devam ediyordu.
    anlam veremediğim kırmızı kitaplardan okutulup açıklaması dinletiliyordu.
    artık daha az ders, daha çok kırmızı kitap ve fetullah vardı.
    bu kırmızı kitapları açıklayan abi( laptopında 14 gb porno olan) kadınlarla raks etmenin, zinanın ve hatta dokunmanın bile ne kadar günah olduğunu anlatıyordu.

    diğerlerinin aksine ben daha fazla sorguluyordum olan biteni.
    bir müddet sonra bir kez daha level up olduk.

    akşam toplantı var dediler gittik, salona girerken telefonları toplayıp farklı odaya aldılar. kendisine bölge abisi diyen dallamanın biriyle tanıştık. en baş koltuğa oturmuş, yüzünden kibir akıyor.
    sanırsın allahın özel izniyle cenneti görüp gelmiş, hayatın anlamını bulmuş haspam.
    bu arada ismine mikail dedi. sonradan öğrendik ki ismi ismail'miş. pezevenk bir de nick takmış kendine. gerçi bize de nick gerekiyormuş çok şükela bir nick seçmiştim kendime ahaha

    toplantıda hizmet denen kanserin nasıl ve ne kadar yayıldığını anlattı. baş pezevengin bir emri ile müslüman olmayı bekleyen ülkelerin olduğunu söyledi. evet ülkeler. bütün bunlar olduğunda bizim de yanlarında olmamız gerektiğini, aksi halde boşa gideceksiniz gibi laflar etti.

    temiz bir insan nasıl bir kanser hücresine çevirilir o gün gördüm. dersleri iyi olan bir arkadaşımı polis olmaya ikna etmişti. diğerini ise subay olmaya. gerçi bu subay da olamazdı ama neyse.

    devamında bizim tc kimlik numaralarımızı neden aldırdığını söyledi.
    -evet o aldırmış dershane falan hikaye-
    asker veya polis olmak istersek kimlik numaralarımızla kolaylık sağlanacakmış. bunu neden yapıyorsunuz diye sorduğumda ise:

    "ya siz gireceksiniz ya da kafirin biri girecek. biz sizin girmenizi ve allah yolunda bize 'hizmet' etmenizi istiyoruz." dedi.
    yani herhangi bir mühendis, avukat, hakim olmak da adamlara yetmiyordu. eli silahlı birileri gerekiyordu artık.

    toplantı bitti evden çıktım, kendi evime giderken yolda arkadan biri yaklaştı, döndüm baktım bizim mikail.

    sana söyleyeceklerim var, arkadaşlarının yanında konuşamadım dedi. sonra, senin sınav sonuçlarına baktım gata'ya girmeyi düşünmez misin? diye sordu. ben de hayır benim asker olmak gibi bir planım yok mühendis olacağım dedim. o ise istersen halledebilirim, sen sadece sınava gireceksin gerisini biz halledeceğiz, orada senin gibi çocuklara çok ihtiyacımız olacak, bize hizmet edeceksin, en önemlisi doktor olacaksın, iş derdin olmayacak diye ısrar ediyordu.

    bu ısrar durumu birkaç kez daha dersane çıkışlarında devam etti. adam özellikle ders çıkışıma gelip konuyu gata'ya getiriyordu.

    "her şey tamam sadece evet de."

    çoğu beyinsiz insanın aksine ben kendime soruyordum.
    yahu bu adamların derdi din mi? din olsa kurana ağırlık verirlerdi. din olsa torpil yapıp insanların hakkınız yemezlerdi. allahsızlık etmezlerdi. ölüme sebebiyet vermezlerdi.

    eğitim vermek mi? eğitim vermek olsa dersinize yardım edecek diye başımıza bir boktan anlamayan dallamanın birini koymazlardı. eğitim olsa matematik, fizik, kimya derslerinin yerini risale, fetullah almazdı.

    o halde ben neden bu yozlaşmış insanların arasındayım? belli, tek dertleri güç elde etmek.
    adli güç, silahlı güç, siyasi güç, maddi güç.
    ve bunları yaparken kuran, kitap, ahlak gibi olguları hiç düşünmüyorlardı bile.
    peki ben neden bu tek beyinli topluluğun bir parçası olacaktım ki?

    beyinsiz, başkalarına gebe bir asker-doktor olarak yaşamaktansa; yıllarca işsiz gemek yeğdir.

    sonra bıraktım selamı sabahı. biraz daha ikna etmeye çalıştılar beni kararlı görünce onlar da pes ettiler. arkadaşlarım dışlamaya başladı beni. şeytanmışım gibi bakıyorlardı asdghhjas

    bunları kimsenin baskısı altında kalmadan sadece kendim deneyimleyerek öğrendim.

    zombi kıvamına gelecek kadar beyni yıkanmışları gördüm. bunlardan biri subay olmuştu en son duyduğumda. abilerinin isteğiyle hırsızlık yapan; 5 vakit namaz kılan biri idi. öyle ki hocaları istedi diye insan öldürmekten imtina edeceğini düşünmüyorum.

    çocukların beynini öyle yıkadılar ki; çok basit soruları dahi soramaz hale geldi koca koca insanlar.

    neden bu kadar güçlü bu dini cemaatler?
    neden kanser gibi yayıldılar?
    bir cemaatin derdi nedir, din değil midir?
    sahi, tanrı neden yarattı bizi?



    tek beyinlilere edit:

    yazdıklarımın eksiği var; fazlası yok.
    bunları vaktinde bazı insanlara anlattığım, yüzlerine vurduğum zaman; yalakalıklarını, götlüklerini; insanlar şeytan görmüşe dönüyordu. hemen benim imanımı sorgulamaya başlıyorlardı. selamı sabahı kesenler oluyor, dışlanıyordum. yani yıllar önce de göte göt demekten çekinmezdim. şimdi de diyorum. ama mertlik ve aptallığı dengede tutmak gerekiyor. o da sizden farkım olsun. darbe yapsaydınız yine anlatırdım ama bu kadar rahat, orta yerde anlatmazdım tabi.

    25 yaşındayım ve bu yaşıma kadar asla kişisel çıkarlarım için dürüstlüğümden ödün vermedim. bilenler bilir.
    kimseyi kullanmadım, yalaka olmadım. yapsaydım zaten ya doktor eskisi olurdum, ya da hapishane köşelerinde sürünüyor olurdum.

    hiçbir yalakada da benim dürüstlüğümü sorgulayacak çap göremiyorum.

    ayrıca akpliymişim gibi bir izlenim oluşmuş olabilir. ama ben ne kucağına alan; ne de kucakta olan olmadım. o yüzden hesabınızı kucağına oturduklarınızdan sorabilirsiniz.


    lale edit:) birinci editimin muhatabı 30 gün leyla olmuş. bu ss de burada kalsın bir müddet.

mesaj gönder