• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (5.67)
annihilation - alex garland
"gerçekleşen anormal faaliyetlerden dolayı hükümet tarafından gizlice karantinaya alınan gizemli “area x” bölgesi, onyıllardır kıtanın geri kalanından ayrıdır. doğa, insan uygarlığının son izlerini de bölgeden silmiş durumdadır. ilk keşif gezisi, bozulmamış, cennet gibi bir doğanın süregeldiğini rapor etmektedir. bölgeye giden 2. keşif grubu toplu intiharla, 3. keşif grubu dost ateşiyle, en sonuncu olan 11. keşif grubu ise kendilerinin bir gölgesi olarak geri dönmüş ve kısa süre sonra kanserden ölmüştür. 12. keşif grubunu oluşturan bir biyolog, bir antropolog, bir psikolog ve bir araştırmacı, kendilerini nelerin beklediğini bilmeden bölgeye giriş yapar. görevleri araziyi haritalamak, örnek toplamak ve bütün gözlemlerini raporlamaktır. akıl almayacak topografik anomalilere ve yeni yaşam biçimlerine şahit olan ekibin birbirlerinden sakladıkları sırların ortaya çıkması ise her şeyi değiştirecektir..." beyazperde
  1. başrolde natalie portman'ın olduğu 2018 yapımı bilim kurgu filmi.
    !---- spoiler ----!

    lena ve eşi eski asker. görevde tanışıp evlenmişler. lena askeriyeyi bırakıp biyolog olarak akademisyenliğe başlıyor.
    evliliğin ilerleyen yıllarında lena üniversiteden başka bir akademisyenle eşini aldatıyor. bir şekilde eşinin bundan haberi oluyor ve intihar denilebilecek derecede risk taşıyan , radyasyon yayan bir parıltıya girme görevini devleti uğruna kabul ediyor. gizli görev olduğundan lena'ya durumu anlatmıyor. 1 yıl boyunca eşinden haber alamayan lena , çok yalnız kalıyor , hatalarıyla yüzleşiyor, eşinin ölmüş olma ihtimaline rağmen onu aldatmıyor. derken bir yıl sonra eşi çıkıp geliyor ama artık o, o değil gibi. aylardır ayrı kalmanın hasreti üzerinde yok. zaten çok geçmeden olduğu yere yığılıyor delikanlı. iç organlarda kanama olduğu saptanıyor.
    film tam da burada başlıyor. lena eşinin böylesine tehlikeli bir görevi kabul etmesinin sorumlusu olarak kendini görüyor ve onu iyileştirmek için neyin gerektiğini saptamak adına parıltıya girmeye karar veriyor.
    parıltıya girecek kişi yalnızca lena değil. bir ekip oluşturup giriyorlar.
    ekibin reisi ; dr. ventress. ventress bir psikolog. hiç evlenmemiş, arkadaşlık ilişkileri vasat ve kurmaya niyeti de olmayan biri. realist , hedefine odaklanan ve karşısına çıkan zorlukları, hedefine ulaşmada basamak yapan bir profil çiziyor. diğer karakterler ya hayata ya da ölüme daha yakın duruyor. ancak dr ventress hiçbirini arzulamıyor ancak korkmuyor da. ne yaşamak için ne de ölmek için bir motivasyon kaynağı yok. parıltıya girmesinin sebebi de bu sanki, bir umut.
    diğer bir üyemiz , sheppard. kendisi antropolog bir hanımefendi. kızını kaybetmiş biri. sonra kendini de bulamamış yerinde.
    bir diğeri, anya. sırf merağından gelmiş ruh hastası. eski alkolik. cinsel sapkınlıkları da var gibi. biraz da maskülen falan..
    vee benim favorim;josie. josie bir fizikçi. ekipte olmasa nasıl bir çevresi vardır diye düşündüğümde , yoktur diyorum. yani antisosyaldir muhtemelen bu kız. zeki, güzel, sağlıklı, zengin ama mutsuz. bir hayata dahil olduğunu hissetmiyor. sırf yaşadığını farketmek için damarlarını kestiğini duyuyoruz filmde. varoluşsal sancılar çekiyor yani anlayacağınız..
    ekip parıltıya giriyor ve ölenler , dönüşenler , sağ çıkanlar oluyor .
    filmin vermek istediği mesajı , felsefi düşünceyi anlamaya çalışırken ''acaba ben mi çok zorluyorum '' falan diye düşünebilirsiniz.
    ancaak

    bence parıltı, insanın iç dünyasını temsil ediyor. hayatın çelmesiyle içine düşen insan ya dönüşür ya ölür.
    ölen ilk kişi sheppard . kızıyla birlikte kendini de gömmüştü toprağa. parıltıdan tek beklentisi ölümdü. bir dönüşüm geçirebilecek kadar güçlü değildi. umudu olmadığından dönüşüm arzusu da yoktu. zayıflığı nedeniyle ilk hedef o oldu.
    sonra anya.. anya delirdi. her şeyi tutku haline getirmenin, saplanmanın sonu bu olsa gerek. şiddetle gelen en feci ölümü o yaşadı.
    diğerleri ölmedi. dönüştü.
    mesela josie. daha önce kestiği yerlerden çiçek açtı. yönetmen ne düşünerek böyle bir sahne koydu önümüze bilmiyorum ama şunu biliyorum ki şu dünyadaki en cömert şey , acıdır. hepsi arkasından güzellikler bırakır. nasıl gecenin arkasından gündüzün geleceği kati ise kabzın arkasından bastın geleceği de öyledir.. biricik josiemiz dönüşümünü tamamlayıp hayat dalının güzel çiçeği olurken hüzünlü olsa da huzurluydu
    dr . ventress yalnızlar kervanının bayrak taşıyıcısı olmasının sebebi belki de kibirdir. filmde durup durup fenere ulaşmayı başaran kişi ben olmak istiyorum diyerek canımı sıktı kaç kere. sonuç? elbette başaramadı. ateşler saçarak dönüştü.
    ve ve lena..lena başardı. niye lena başardı? diğerlerinden ayıran neydi onu?
    eşine olan sevgisi. kavuşma isteği. eşi zaten dönüşümünü geçirmeden önce lena'nın aldatmasıyla eskisi gibi değildi. lena , eşinin değişmesine neden olmuştu. o yüzden filmin sonlarına doğru lena'yı kendiyle dövüşürken görüyoruz. kavuşmak için kendini yere serip evine dönmeyi başardı.
    finalde dönüşmüş bir adam ve dönüşmüş bir kadın görüyoruz. aslında ikisi de eski aşık çift değiller ama her türlü darbe, yara bereye rağmen birbirlerine duydukları sevgiyle tekrar sarılıyorlar. birbirlerine.

    güzeldi. izleyin derim.

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder