1. kıpklasik bir cümleyle başlayalım.
    bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. ama bardak benzetmesi yetmiyor, kovadan boşanırcasına yağıyor desem bile tam karşılamaz. gökler delinmiş, bulutlar, dünyanın bütün yağmurlarını öylece salıvermiş gibi yağıyor. tropikal yağmur böyle işte. içerde yine kedim ve kahvemle huzurlu bir günün sonunu kutluyorum. yağmur sesi bu kadar şiddetliyken de, eğer içerdeyseniz ve huzur hissediyorsanız iyi geliyor.
    hafifledi biraz, şimdi kulağa ninni seslendirmeye başladı. bu kadar çok kahve içmeseydim bu sesle uyuyakalırdım.
    nasıl olduysa, geçen attığım fotoğrafı ekşi uygulamasına izin vermeden yükleyebilmiştim. bu sefer çektiğim yağmur fotoğrafları için benden illa izin vermemi istiyor, ben de reddediyorum.
    belki kendi bilgisayarıma kavuştuğumda yüklememe izin verir, bakalım artık.
    aforizmalar çıkarmaya başladım. ama insan dinginken çıkarttığı aforizmalar bile, daha önce çıkarılan binlercesi gibi sıradan ve amiyane.
    az önce artık çiseleyen yağmurun altında sigara içtim.
    trafiğin hiç yoğun olmadığı bir sokakta yoldan geçen elektrikli bir motosikletin şarjı bitti, ufak tefek, genç bir siyahi onu sürükleyerek kim bilir nereye götürdü, evi uzaktır buralara.
    bir ara amerikalıların temizlik anlayışlarından söz etmeliyim, hatta belki de şimdi.
    şu yazıyı yazarken bile üç ayrı zaman 'dilimi' geçti.
    gün burada da akşam oldu neredeyse.
    bugün gittiğimiz 'colombian' restoranın menüsü ve fiyatlarından söz edecektim, o artık başka zamana kalsın.
    amerikalıların bize göre 'awkward' temizlik anlayışlarına gelince, biz hep arapları 'pis' olarak görüyoruz ama, aslında 'standart' bir amerikalının da temizlik hakkında araplardan çok büyük bir farkı yok.
    ayakkabı ile eve girmelerini yasaklasanız bile, eşyalarını kullanma sefilliği, banyo ve tuvaletlerine gösterdikleri özensizlik, yığılan bulaşıklarını hiç arıtmadan karmakarışık bulaşık makinesine atmaları, ev işlerinin onlar için son derece gereksiz olması falan. öyle çok örnek verilebilir ki. bana en ilginç gelenlerden biri, en ucuzundan en pahalısına kadar, bütün alışveriş yerlerinde göz önünde satılan devasa tuvalet pompaları. gerçekten anormal büyüklükte pompalar bunlar. sürekli katı besinlerle beslendikleri için dışkıları da çok katı oluyor, bir de üstüne, çok fazla tuvalet kağıdı kullanıyorlar. ve hepsi de klozete tabii. sonuçta, eşyanın tabiatı gereği tuvaletleri tıkanıyor, o zaman gelsin evin errrkeğii, açsın bakalım klozeti kolaysa.
    yalnız şu var ki, adamlar gerçekten günde iki defa beşer dakikalık duşlar alıyor ve her gün çamaşır değiştiriyor. bu da bizden ayrılan olumlu yönleri.
    çok, delicesine, yarınlar yokmuşçasına tüketiyorlar her şeyi. hiç acımıyorlar. bulaşık deterjanının dibi sulandırılıp kullanılmıyor örneğin. koca koca havlu kağıtlara bir defacık ellerini kurulayıp atıyorlar.
    denedikleri ve beğenmedikleri herhangi bir şeyi hemen çöpe yolluyorlar, ayrıştırılmış çöplerine.
    ayın son günleriydi geçen. bütün sitelerin çöp bölümleri tıklım tıklım doluydu. gıcır gıcır yepyeni eşyalar. öylece çöpe bırakıyorlar. çünkü evi tamamen boşaltmazlarsa depozitoları yanar. o depozitolar da az buz paralar değil. burada adam bulmak o kadar zor ki, ev sahibi de haklı. o eşyaları attırmak için şirket ayarlaması lazım, o da bir yığın para.
    o çöp kenarlarındaki yepyeni eşyalar, ya az gelişmiş ülke insanlarınca seçilip alınıyor ya da bu durumu bir iş fırsatı haline getiren, hem aracı hem deposu olan uyanıklar tarafından, daha sonra bir yığın paraya satılmak üzere toplanıyor. 'truck'larla dolaşıp eşya topladıklarını gözlerimle gördüm. insan en çok yepyeni iki parça devasa yataklara acıyor. bunların toplanması çok iyi aslında. çünkü zamanında toplanmazsa, az önce anlattığım tropik yağmur gibi bir yağmur o yatakları mahvedecek zaten.
    yine ortaya karışık bir yazı oldu. bu yazılar üç beş kişi tarafından bile okunsa iyidir diye düşünüyorum. burada yapmaya çalıştığım şey, deneyim paylaşmak ve bu da az buz bir şey değil bence.
    neyse bugünlük bu kadar yeter diyelim ve bugünün tek ve son yazısını sonlandıralım.
    hero

mesaj gönder