1. ıhlamur kokusu.
    soğuk kış akşamlarında peder bey haberleri açınca sıkılıp üst kata, dedemlere çıkardım. babaannem ve dedem o saatlerde yatsıyı kılıyor olurlardı. daha odaya adım atar atmaz, babaannem kaşı gözü arkaya devirirdi. bu 'sobanın üstünde ıhlamur hazır, bizim namaz daha çok sürer sen bekleme' demekti. sonra mutfak tezgahında şekerliği arayıp bulamayınca önce yüksek sesle bir sübhaneke sesi gelirdi ki bu da 'bana bak' anlamındaydı. dönüp babaanneme bakınca boyun, kaş ve göz bu sefer sola devrilirdi ki bu da 'şeker orada değil masanın üstüne bak, salak yemin ederim geri zekalı bu çocuk' anlamına gelirdi. küçük bir mimikle de buzdolabını işaret ediyorsa bu da 'anlattım bozukluğu hadi gene iyisin, tatlı da yapmıştım' demek oluyordu. sonra bendeki mutluluğu görünce babaannemin yüzünde belli belirsiz bir gülümseme, masmavi gözlerinde bir parıldama meydana geliyordu. bu da 'sakın büyüme çocuk, bir daha sobanın üstünde kaynayan ıhlamurun kokusunu nerede bulacaksın' anlamına geliyormuş. çok sonra öğrendim.

mesaj gönder