• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.78)
Yazar Bilge Karasu
gece - bilge karasu
gece'de anlatılan tek tek, bölük pörçük durumların, konumların, gerçek yaşamla somut ilişkisi, sürekli seziliyor satır aralarında. okurun yakın geçmişte tanığı olduğu birçok toplumsal, tarihsel, kültürel deneyden yankılar ve metinde sözgelişi. alışılmış tarihsel mantığın işleyişi bile sorguya çekiliyor. ama bütün bu gerçek durumlardan soyut bir çıkarım olan yaşantı, insan umutlarıyla korkularının bütünleyici imgeleriyle dile getiriliyor. -akşit göktürk-

(kitap bilgisi idefix'ten alınmıştır.)
  1. "yazarlar mı romanları yazar romanlar mı yazarları" sorusunu akla getiren kitap.

    her okuyucu için yeniden yazılan bir roman gece. okuyanın algısına kalmış her şey. "...her şeyin ardındaki yazar ben miyim..." diyen bilge karasu "bir başka el katıldı yazıya. kitabın, artık kitabım dediğim bir yazının her yanı delik deşik sanki. herkes her yerinden içine sızabiliyor." diyerek bunu ifade ediyor. kitap, okurken öyle gürül gürül akmıyor insanın içine. bir sızıntı gibi yavaş yavaş.

    gece'yi okumak kör karanlıkta bilmediğiniz bir yerde dolaşıyormuşsunuz gibi. belli belirsiz gördüğünüz veya gördüğünüzü sandığınız şeyleri imge dünyanızın elverdiğince anlamlandırıyorsunuz. zor ama oldukça ilginç. alışılmış roman kalıplarını dışında. edip cansever'in "biz ki, ayrıntıya, aykırıya, ayrıksıya, azınlığa tutkunuz" sözündeki gibi türk edebiyatının "ayrıksı" romanı.

    gece öyle bir kitap ki okurken kendinizi nice cevherler saklı bir yerde arkeolojik kazı yopıyormuş gibi de hissedebilirsiniz. kazdıkça yeni ve paha biçilmez bir şeyler çıkıyor. ama sabırla ve özenle kazmak gerek.

    "gece yavaş yavaş geliyor." diye başlayan kitabın başında şiddetle özdeşleşen "gece işçileri" çıkıyor karşımıza. bunlar "çocukluklarındaki umacılardan kurtulamayan, sevdiklerini gönüllerince saramayan, etlerini istedikleri ele birleştiremeyen insanlar mıdır hep bu işçiler?" sorusuyla tanımlanır. bugün de biz bu tür "işçilerin" bastırılmış öfkelerini yaşıyoruz ne yazık ki.

    romanda bir "gönül indirmek" deyimi var ki beni bitirdi. en sevdiğim cümle: "gönül indirmek gönül yüceliğinin belirtisi gerçi; insan yüceliğinin ölçüsünde gönül indirmeği bilir."

    sorular sormayı seven, düşünmekten gocunmayan, okuduklarıyla sarsılmak isteyen okuyucu için gece. ne de olsa "okuyanın şaşırması gerek; okuyanın şaşması, ürkmesi gerek."

mesaj gönder