1. bir dönem benim de deneyimlediğim durumdur.

    kanımca, sanal ortamda tanıştığınız biri ile iletişiminiz yazılı olacağından ^:en azından benim öyle olmuştu^ kaleminizin gücü kadar kendinizi ifade edebilirsiniz. hatta öyle durumlar olabiliyor ki (bkz: yılmaz özdil) olabiliyorsunuz bir anda; kalemi anlaşılır, konuşması vasat gibi. zaten kalemi kuvvetli olmayan biriyle konuşacak bir şey de bulunamayacağını düşünerek buluşma ayarlanmayacaktır.

    hadi yazılı olarak anlaştığınızı varsayalım; bu durumda da artık konuşacak ne kalmış olabilir sorunsalı peydah oluyor. işte bu noktada "türk kanı" devreye giriyor. çok güzel yazan bir erkeğin/kızın fiziğini de merak eder oluyoruz. ya da yazdıklarından bir şey anlamadıklarımızı fiziksel olarak da merak etmeyebiliyoruz.

    gerçek dünyada tanıştığımız insanlara yaklaşımımızın tam tersi gerçekleşiyor aslında. ilk tanışmadaki ilk 10 saniyelik fiziksel temas ile bir yargı oluşturduğumuz gibi. konuşmalar derinleştikçe ilk tanışmanın etkisi yerini başka duygulara bırakır. "masadan kalkmak için en etkili mazeret ne olabilir?" gibi arayışlar başlayabilir.

    benim tavrım sanal ortamda iletişimi kuvvetli bir ilişki kurabilmişsem canlı bir buluşmaya ihtiyaç duymuyorum. hatta bu şekilde görüştüğüm kişilerin facebook ya da instagram gibi fotosunu görebileceğim hiçbir sitesini de takip etmiyorum. haa, hiç mi tanışmam? hayır tabii ki; fakat bu şekilde bir ilişki de mümkün benim için.

mesaj gönder