1. ...bir zamanlar androgynos denilen, hem erkek ve hem de dişi olan, eğik sırtlı ve bombeli böğürleri olan, dört elli ve dört ayaklı, yusyuvarlak bir boyun üzerinde her birisi zıt yönlere bakan, birbirinin aynısı iki yüze sahip, tek kafalı; fakat dört kulaklı ve iki üreme organı olan insanlar vardı. bu varlık, istediği herhangi bir yere büyük bir hızla ulaşabiliyordu. korkunç güçlere sahip olan bu insan türü, gün geldi tanrılara kafa tuttu ve onlara saldırdı. “…tanrılarla savaşmak için göge tırmanmaya kalkıştılar.” i nsanın bu saygısızlığı ve hırçınlığı tanrılar tanrısını çılgına çevirir ve buna bir çözüm bulması gerektigini düsünür. “uzun uzadıya düşündükten sonra zeus söz alarak: sanırım, dedi, hem varlıklarını sürdürmelerini, hem de bu serkeşlikten vazgeçmelerini saglayacak bir çare buldum: onları güçsüz kılmak... hemen şimdi onların her birini ortadan ikiye böleceğim.” bu insan için çok büyük bir cezaydı. artık insan sayıca fazlalaşmıs, tanrılara daha çok sey vermiş fakat güçsüzleşmişti.
    bu ikiye ayırışın bir hatırası olarak tanrı göbek deliğini bırakmıştır. oysa bu ayrılıştan sonra insanın içinde bitmez tükenmez bir arzuyla yeniden ‘bir’ olma ve eski gücüne ulaşma isteği baki kalmıştır. o günden sonra insanın her yarı parçası kendinden kopan diğer yarı parçasını özlemiş, ona kavuşmak için hep diğer yarısını bulma çabası içinde olmuştur. ayrılan parçalardan her birisi, o günden kendisine miras kalan aşk duygusuyla birlikte, bitmek tükenmek bilmeyen sonsuz bir arzuyla, hiç durmadan kendini tamamlayan diğer yanını arar durur...

    -platon, symposion, 191d.
    421

mesaj gönder