1. saçma sapan seyleri kıskanıyorum:
    müzeleri tarihi yerleri kitapla, sırt çantasıyla santim santim gezenleri mesela.
    her tarihi yeri eseri etrafını dört dönerek inceleyen ve sanki kimse yokmuş gibi, kendini kaybederek, kendinden geçerek huşu ile nefesleriyle içine çekmeye çalışanları
    kitaplarla yaşayanları, okuyup biriktirip hayata farklı bakanları , onların sohbetlerini paylaşanları...
    sinemayı, tiyatroyu sevenleri ( ama boş zaman geçirgeci gibi değil ) ve bu saydıklarımdan kendisine arkadaş dost grubu kurmuş yaşayanları kıskanıyorum...
    yabancı ülkeleri yukarıda dediğim gibi gezip görme şansı bulanları...
    ( mesela paris'e gitmenin ressamlar tepesi ya da eyfel kulesi önünde fotoğraf çektirmekten ibaret olmadığını louvre müzesi için on günü gözden çıkarabilenleri ) bunları kıskanıyorum.
    okuduğumuz hemen her yabancı kitapta kitap okuyup tartıştıkları grupları öylesine çok normal bir şeymiş gibi sanki her yerde bu tarz şeyler varmış gibi anlatanları çok kıskanıyorum.

mesaj gönder