• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.75)
konstantiniyye oteli - zülfü livaneli
“bu andan sonra dünya gitgide uzaklaşıyor, uzaklaşıyor, tam yok olmaya yüz tutmuşken, zehra bir ses duymaya başlıyor. sağ yanağını ısıtan mermerin altından gelen, yumuşak, tekdüze, inlemeyle yakınma arası ama ne dediği anlaşılmayan, boğuk bir ses bu. elbette boğuk olacak, çünkü çok derinlerden geliyor gibi. zehra bir süre sonra bu sesin sandığı gibi konuşmadığını, mırıldanmadığını, inlemediğini, ancak daha önce hiç duymadığı garip, gizemli, tuhaf bir ezgiyle şarkı söylediğini anlıyor. uzun seslerle söylenen, mistik, yakınma dolu, neşeden uzak, içinde ilahi bir şeyler barındıran ama bir yandan da yerde, bilincinin büyük bölümü uykuya dalmış zehra’nın tüylerini diken diken etmeye yetecek kadar tuhaf bir ezgi bu; sesin sahibi bir erkek. şarkının hangi dilde söylendiğini anlayamıyor zehra; türkçe değil; ingilizceye ya da kulak aşinalığı olan başka bir dile de benzemiyor.” kitaptan
  1. zülfü livaneli'nin ne yazacağına, ne yapacağına tam karar veremeyip, ortaya karışık herkesin hayatından bir şeyler katmaya çalıştığı, edebi kaygılardan ziyade tiraj kaygılarıyla yazılmış ve yurdum insanının genel zevksizliği ve livaneli adının kemik alıcısı sayesinde bu amacına ulaşmış, sabun köpüğü romanıdır.
    beyaz türkler, plaza insanları, oligark ruslar, şeyh & mürid ilişkisi, gezi parkı protestoları, alevi & sünni çatışması, tinerciler, sahtekar yandaş gazeticeler, özenti entellektüeller, yozlaşmış hukuk sistemi, arabesk kültür, din sömürüsü, islami iktidar ve biraz da ortaokul 2. sınıf seviyesinde tarih bilgisinin aynı romanda konu olabilmesi yazarın mesaj kaygılı roman denemesinin en somut kanıtıdır.
    okuyunuz, verdiğiniz paraya lanet ediniz ve unutunuz efendim.

mesaj gönder