1. bizde türkçülük cereyanın gitgide iki kola ayrıldığını iddia etmek istiyorum. bu iki cereyanı şimdi moda olan tabirlerle tarif etmek istersek, birisine “demokratik türkçülük”, diğerine “emperyalist türkçülük” diyebiliriz. demokratik türkçülük, milliyet esasını, her millet için bir hak olarak telakki ediyor ve türkler için taleb ettiği bu hakkı, diğer milletlere de aynı derecede hak olarak tanıyordu.
    ...
    emperyalist türkçüler ise, ekser avrupa nasyonalistlerine benziyorlardı: yalnız hakka değil, sırf kendi kuvvetlerini arttıran milliyetçiliğe taraftar idiler.
    ...
    demokratik milliyetçilik hakka müstenid ve sırf savunmayla ilgilidir. gasb edilen hakkı almağa, gasb edilmek istenilen hakkı müdafaaya çalışır; emperyalist milliyetçilik ise, taarruzidir, diğerlerinin hukukuna tecavüzü bile tecviz ederek kendi milliyetini takviyeye çalışır. taarruzi milliyetçilik, dünyada henüz bitmiş değildir. fakat zannediyorum ki bu yeni milliyetçilik, er geç yok olmaya mahkumdur; rusların, avusturyalıların, almanların başına gelen, bir gün olup diğer emperyalistlerin de başına gelecektir…

    efendiler, türklerin taarruzi emperyalist milliyetçiliği hatadır. bugün bu sözleri söyleyen, eline kalem aldığı, mektepte, medresede veya böyle serbest bir kürsüde söz söylemeğe başladığı andan beri daima demokratik türkçülüğü müdafaa etmiştir. bundan sonra, olayların verdiği derslerden ibret alarak, bu esası daha fazla bir kesinlikle müdafaa edecektir.

    yusuf akçura (içtihad, haziran 1914)

mesaj gönder