1. iç burkan ya da nedeni olmayan bir ihtiyaçtan dolayı paylaştığım bir anı türü değil. sadece bir "an".
    12 yaşımdayım. adı veya kim olduğu önemli değil , akıl sağlığı yerinde olmayan bir yakınımı gece 3 sularında ve kışın ortasında sokak sokak gezip aramak durumundayım. bu daha önce defalarca yaptığım bir eylemdi ve benden başka o saatte sokağa çıkıp arama görevini yapacak kimse yoktu. aslında vardı ama yoktu. o dönem oturduğumuz semtin , bulunduğumuz şehrin en dip seviye gettolarından biri olduğu da hesaba katıldığında o yaşta bir çocuk için pek de güvenli bir eylem değildi. ancak arama icrasıda , arayacağım sokaklar ve insanları da bana yabancı olmadığından dolayı pek taktığım söylenemezdi. sabahın ilk ışıklarına kadar dolaştım. gidebileceği yerlere , cami avlularına , otobüs duraklarına , ışıklandırmaları patlatılmış esrar dumanını atmosfer olarak üstüne çekmiş parklara , o yaşta kafamda ki kısıtlı haritanın her noktasına bakmama rağmen bulamayıp sabah ezanından birkaç saat sonra vücudum yarı donmuş bir halde geri döndüm. bulmam gereken kişi benden önce gelmiş ve uyumuştu. o gün , o zaman ki hayat dönemim için standart bir gündü ve benim için normal sayılırdı. ancak aklımda kalan şey yorulup bir caddenin kenarında ki banka oturduğum an'dı. sigaraya yeni başladığım dönemdi. cebimden bir l&m çıkarıp yaktım ve seyrettim. ileride çöp konteynırında geçimini arayan gölgeyi , kenara çekmiş bir şekilde duran bir arabanın içinde içkisini yudumlayan gölgeyi , rengi o saatte yanıp sönen sarıya dönmüş trafik lambalarını , caddenin karşı tarafında duran evlerin karanlıkta kalan odalarını ve birkaçının yanan gece lambalarını..
    yazıyı bir sonuca bağlamamı bekleyebilirsiniz. ancak aklımda kalan bu sahne ve zaman aralığı. belki olması gereken budur ? olgular ve nesnelerin yaşama gereken ivmeyi kazandırmadığı yerde , bu kısa zaman aralıkları kazandırıyordur. kim bilir ? elbette ki zaman bilir.

mesaj gönder