1. memleketimde "saygı duymak" ifadesi, bir fikrin, inancın önünde baş eğmek, diz çökmek, tabi olmak gibi anlaşılsa da işin aslı o değil. olay, o fikrin, inancın, yaşam tarzının varlığına ya da özetle "yaşama hakkı"na saygı duymak. bir kimseye 'budist' diye saygı duymazsınız. onun yaşam hakkına, ibadet hakkına, inancını anlatma özgürlüğüne saygı duyarsınız. bir insan gay diye ona saygı duymazsınız. duymak zorunda da değil kimse. ama onun yaşam hakkına, iş edinme, eğitim görme, kendini ifade hakkına saygı duymak zorundasınız. ve bu "yaşam haklarına saygı" da, bir başkasının hayatına müdahil olmaya başladığı anda biter. kişi inancı gereği ibadet etmek isteyebilir. ama ibadeti bir başkasının hayatına kastetmeye geldi mi o özgürlük orada biter.
    insanoğlu ateist olmayı seçebilir. ateizmi savunabilir, neden inanmadığını anlatabilir. onun ifade ve yaşam hakkına saygı duymak zorundasınızdır. ama aynı insanoğlu kendisi gibi düşünmeyen kişilere karşı şiddete başvurursa bu saygı hakkını da kaybeder.
    yani demem odur ki, bir insana ya da düşünceye saygı duymakla o insanın yaşam hakkına ya da o düşüncenin ifade edilme hakkına saygı duymak farklı şeylerdir. ilki seçimliktir, ikincisi ise olması gereken.

mesaj gönder