1. ilişkilerde bana göre sorunların asıl kaynağıdır. ölesiye korkuyoruz iletişim kurmaktan. söz konusu sosyal medya ve getirileri olunca taşın altına güzelce koyuveriyoruz elimizi. aklımızdan geçenleri klavye yoluyla iletmeyi, kendimizden başka biriymiş ya da olmak istemeye çalıştığımız kişi gibi bahsetmekten çekinmiyoruz. internet ortamı bunun için güzel bir kamuflaj sağlıyor elbet. eninde sonunda gerçeğin bilinecek olmasına rağmen, risk almaktan da çekinmiyoruz. çoğul konuşuyorum çünkü içimizden pek çoğu böyle. akıl almaz bir tutarsızlık söz konusu insanlar arasında, iletişimsizliğin de ayyuka çıkmasıyla birlikte elbet.

    eskilere gidelim.. el yazımızla mektup yazdığımız dönemlere. herkesi bilmem ama ben şanslı hissediyorum kendimi. telefonların henüz çıktığı dönemlerde uzunca mektuplar yazabilmiştim arkadaşlarıma. en keyif aldığım zamanlardı. duygularımı izah etmekten gocunmuyor; özlem, dostluk, birliktelik, hasret ... gibi kelimeleri cesurca paylaşıyordum. "seni seviyorum" demek olağandı. zamanla msn, sms, e-posta, whatsapp... gibi yenilikler tüm bu öz duyguları ve sonrasında kelimeleri aldı bizden. içi boş olan ifadeler geçti yerlerine.."cnm,nbr,sçs,ok,kib.."

    şimdi tekrar durumdan şikayet eden bizler. bireysel olarak buna karşı çıkmanın hiç bir manası yok artık bunu anlıyorum. sizin kurduğunuz iletişimi anlayıp buna göre davranan varsa ne ala, şanslınız. fakat anlamayan ya da çabalamayan o kadar çok kişi var ki.. özel ilişkiler içinde bile en fazla yakınılan konuların başında gelmesinin yanı sıra; en başta da belirttiğim gibi asıl kaynak "iletişememek". karşımızdakiyle daha çok konuşmak, ifade edebilmek, sınırlandırmamak, kısıtlamamak... gerekiyor. bakışarak da bir şeyleri aktarmamız mümkün ama düşüncelerimizi neden olduğu gibi kullanmaktan çekinelim ki?

    kime ait olduğunu bilemiyorum ama yıllar önce staj yaptığım yerde dikkatimi çeken bir yazı olmuştu:" başlarımız düşünceler yön değiştirebilsin diye yuvarlaktır." kullanın lütfen..

mesaj gönder