1. unutmayı derecelendirmek mümkün. siz farkında olmasanız da, yaşadıklarınızla doğru orantılı olarak beyin bunu yapıyor. gerçekten yaşanılan hiç bir şeyin unutulacağını düşünmek zaten mümkün değil. iyi ya da kötü olsun. hafıza kaybı söz konusu değilse tabi. derecelendirme kısmı ise şöyle; iyi hisler barındıran şeyleri daha çok kilit altına alıyoruz. asla hafızalardan silinmiyor. nasıl olur da iyi hisler taşımamıza vesile olan anları siler atarız değil mi? hatta güncelleriz sık sık. fakat kötü hisler barındıran anılar öyle mi ? en azından bende değil onu biliyorum. özel bir çaba sarf etmeme gerek kalmadan o kötü hislerden uzaklaşmak adına unutma bende kendilğindenmiş gibi oluveriyor. itiraf edeyim ki bazı derinden ve gerçekten zarar verici durumlar var ki anımsamamak elimde değil. ama normalleştirmeye çalışıyorum. kendimle konuşuyorum, münakaşa etmeden ve kızıp bağırmadan. suçlarcasına değil yani..

    şevkati önce kendimize göstermemiz gerekiyor. ne kadar onarıcı bir ruh haline bürünürsek o kadar hızla geri dönüşümüz olur neticede. bunun dışında aşk acısı gibi kavramları arabeske bağlayıp içselleştirmeye gerek yok. gereksiz bir zaman kaybı olarak görüyorum. çok yüzeysel yaşayabildiğim bir sonuç olarak çıkmasın buradan. elimden gelen çabanın ve emeğin en iyisi gösterdiğim halde, benim acı çekmeme vesile olan bir durum yaşatılmışsa bana şayet; o vakit karşımdakini hatırlamam için bir sebep yoktur. sevgi, insanın içinde var olan bir his. karşımızdaki gelip de bırakmıyor oraya ve asla bir daha olamazmış gibi yitik bir düşünce yapısında olmadığım için herkesin yıllarını alan eylem ben de daha hızlı neticeleniyor. yapacak öyle çok şey, okuyacak onca kitap, görecek öyle çok yer var ki..

mesaj gönder