1. yukarıdaki birkaç yazar gibi ben de türkiye'deki ahlaki çöküşün yalnızca cinsel boyutu olmadığını, bu çöküşün adalet, tolerans ve yozlaşı gibi pek çok boyuta sahip olduğunu düşünüyorum.

    ancak adlandırmada bir sorunsal var bana göre. argümanımı söyleyeyim en başta: türkiye ahlaki olarak çökmedi, bana kalırsa her zaman bir ahlaki çöküş içindeydi, yalnızca bu günümüzde daha görünür oldu ve elbette biraz daha arttı. tabii ki burada asla herkesi genelleme amacı gütmüyorum ki bunu yapabilmek de imkansız.

    toplumun, ahlaki olarak belli bir kısmı bu çöküşün içindeydi zaten. çöküşün artmasının nedeni ise basit, bizde kötülük sıradanlaştı bu kötü olan kısım teknolojik sebeplerle devletin çaldığına daha çok tanık olmaya başladı. bu durumun yargılanmadığını gördü. gücü olan her şeyi yapabiliyordu. sonra tecavüzcüler daha çok boy göstermeye başladı medyada. ama boy gösterirken genelde aldıkları ceza indirimleriyle boy gösteriyorlardı. çöküş içindeki kesim bunu gördü, neden olmasın dedi. bu kesim şunu da gördü. cebine para girmedi, yoksuldu köle gibi çalışıyordu. kaybedecek neyi vardı, hem devlet de yapıyordu kötülük, o niye yapmasındı?

    işte bu kesim en başından beri böyle düşündü. yukarıda örneğini verdiğim, bu örneklerin de dahil olduğu ama bu örneklerle sınırlı olmayan birtakım alt ve üst yapısal sebepler de çöküşün rahatlıkla artmasına yol açtı.

    hep çöküş vardı dedik ya, şu anda da daha yoğun dedik. bir de şu var, teknolojinin bu denli gelişmesini kullanan ve o kesime dahil olmayan daha bilinçli kesim bu çöküşü görünür mecralarda daha çok dile getirmeye başlayınca, durum ayyuka çıkmaya başladı. kısacası çöküş geçmişle aynı fikri yozlaşıyı izleyen bir çöküş. o çöküşün daha yoğunlaşmış ve görünür olmuş hali sadece.

    ayrıca bkz. #98372

mesaj gönder