1. vücudunun dörtte üçü hatta daha fazlası şefkat ve merhametten oluşan canlı.
    halil cibran'ın bir sözü var:"dünyadaki en güzel üç kadın: annem, gölgesi ve aynadaki yansıması." bencede öyle.
  2. kaybetmekten korktuğum tek varlık.
  3. kendilerine, her anneler gününde ki değişmez hediyem.

    anneciğim seni ben,
    çiçeklerden, yemişten,
    sarı saçlı bebekten,
    canımdan çok severim.

    gitme hep yanımda kal,
    beni kollarına al,
    pembe gülden daha al,
    yanağından öperim.

    dün barbun aldım, akşama barbun yapacak sultanım bize.
  4. canım benim güzel annem
    bir solukuk izin ver
    analık hakkınla bağlama beni
    aşk dedim, sevda dedim,
    umut dedim, kavga dedim
    elimde gençliğim vardı,
    onu verdim neyleyim.

    varlığı ile hayatımdaki en büyük boşlukları bile dolduran insan. hayatı boşluk kabul etmeyen bir serüven olarak kabul edersek anne bir nevi koruyucu meleğimizdir.

    en güzel tribi ise "tamam ben giderim" diye kapıya doğru yönelmesidir :) (evin en küçüğü olanlar ne demek istediğimi anladı)
  5. karşılıksız, çıkarsız, yalansız, dolansız, tüm şefkati ve yüceliğiyle seven yegane canlı, "can".
  6. aileyi oluşturan iki sözcüğe çok yabancıyım. biri "anne" diğeri "baba"..

    On altısında nişanlanır. Bizimkinin dört yıllık askerliği bitince yirmisinde evlenir. Dayı çocukları olur. Evlendiği gece, yaşanılanları anneannemden öğreniyorum. Yıllar sonra. Bunu bildiğimi annem bilmez hâlâ. Bizimki hem dövmüş hem de... Dilim dönmüyor sözcüğü söylemeye.

    Ertesi gün olur. Annem gider annesinin yanına. Anlatır olanları. Anneannem ise "senin yerin kocanın yanı, babanın yüzünü eğme," deyip gönderir kapıdan. Kaçıncı dayaktır kim bilir kaçıncı olaydır, ilk çocuğunu kaybeder. Nedense en çok bu abimi severim. en çok onu özlerim.

    Ne zaman görsem gözündeki morluk hiç soğumaz. Mesela bir keresinde beni döverken bizimkinin önüne atardı, dokunma kıza bana vur derdi de gıkı çıkmazdı. Ben de görmemek için kendimi tuvalete kilitlerdim. Hala bu huyum devam eder. Ne zaman bir şey olursa ya tuvalete ya da banyoya kaçarım. Bir kez olsun ağzından "of" çıktığını duymadım. Bir kez olsun bağırdığını görmedim. Bu yüzden annemin sesi yoktur.

    Aradan yıllar geçti. Hep aynı döngü. Aynı çemberin içinde üç kardeş olduk. Her birimizi korumaya çalıştı. Yoruldu, bitkin düştü. En son kanser oldu. Ve yaşadığı bütün her şeyi silip süpüren kanser hücrelerini mutlulukla karşıladı. Bana her zaman "çok mutluyum kızım," dedi. Bizimki ortalıklarda yoktur. arada bir gelir. geldiğinde odaya çekilir. annemi de alıp. o gece hiç uyumam. bazen iyi ki sağırım diyorum. bazen kulağımdaki cihazları da çöpe atasım gelir. Hikayeyi bildiğimden beri "anne" diyemem. çünkü kendisi orada değil. ve benim yaşadıklarım, annemin yaşadıklarının yanında hiçleşiyor. her şey çok bambaşka. hem sevmek istiyorum hem yabancılaşıyorum. ama tanrı yeniden dünyayı yaratırsa ben yine yine yine annemin rahmine düşmek isterim. bir tek onun kızı olmak isterim. bir tek onun...

    Annemin ağladığı tek türküdür..
    arda boyları - şükriye tutkun
  7. bugün 6 harfli ismini sağ elimin parmaklarına kazıtmak için parmak nakli yapacağım. en çok ben seviyorum.
    baran
  8. sadece doğurmakla erişilen bir mertebe değildir.
  9. biyolojik anneler ve gerçek anneler vardır.
  10. anneler gününde görmüştüm bir yerde, annenizi üzmeyin, gün gelir toprağını öpersiniz, zorunuza gider, diye. o gün bugündür kıramıyorum hiç annemi, ne isterse yapıyorum, alıyorum.

    25 e merdiven dayarken anlıyorum ki, kimse annem kadar sevemez beni.