• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.16)
aylak adam - yusuf atılgan
her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... aylak adam... bir adı bile yok. "c." diyor yusuf atılgan kısaca.insan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı?c., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.


  1. "28 yasindaydi tedirgindi.."

    beni tedirginlik denizinde bogan cümlesiyle süresiz ara verdim kitaba hala yanimda tasiyorum..okuyacak gücü bulunca bir nefeste bitiririm...

    "umarim bitiririm..(tedirgin bir ic ses)
  2. Bitmesi üzüntü veren kitaplardan biri oldu benim için. Yusuf Atılganın ilk romanı, aynı zamanda Peynir Altı Edebiyat dergisinin soundcloud hesabında Baturay Çelik adlı bir arkadaş tarafından bu kitap için bestelenmiş bir müzik var. Bu müziği dinlerken adeta Bay C'nin sokaklarda aylaklık yaptığını görürü gibi oluyorum. Müzik İçin Bkz
  3. medeniyetlerin olgunlaşması için düşünen aylak adamlara ihtiyaç vardır.
  4. gerçek aşkı aramayı "aylaklık" olarak nitelendirmiş ve beni buradan kazanmış olan eser.
  5. işimi bozarım keyfimi bozmam diyebilen insanların kitabıdır derim :)))
    yildo
  6. biliyordu ; anlamazlardı
  7. yaşamını çiftçilik yaparak geçiren yusuf atılga'nın yayımladığı ilk ve bana göre en harika romanıdır. cumhuriyet gazetesi'nde düzenlenen bir yarışmaya son başvuru gününün son saatinde yetiştirmiştir bu romanı. ikincilik ödülü olan iki bin lira ile de köyde yıkılan duvarını yaptırmıştır. gazete birinci ve üçüncü olan romanları yayımladığı halde atılgan'ın romanını yayımlamamıştır. ikincilik ödülüne rağmen aldığı tepkiler hep bir köylünün istanbul aydınlarını ve aylaklarını nasıl bu kadar iyi anlatabileceği yönünde olmuştur ve atılgan'a bu sorulduğunda “evet, ben bir köylüyüm ama köy romanı yazmak için köylü olmak yetmez. kent insanının, aylaklığını anlatmak ki bunun batıdaki karşılığı bohemliktir, çok daha kolaydır. ben istanbul'da okudum. bu yüzden biraz istanbul hasretimi gidermeyi biraz da yaşadığım gariplikleri yansıtmak isterken ortaya aylak adam çıktı.” cevabını vermiştir.

    varoluşçuluğu ve yabancılaşmayı işleyen (bkz: yabancı) , (bkz: dönüşüm) , (bkz: bulantı) , (bkz: varolmanın dayanılmaz hafifliği) gibi romanların yanında ülkemizde bu yabancı romanlar kadar değerinin bilinmediğini düşündüğüm romandır. saydığım kitapları okuyan insanlara aylak adam'ı sorduğumda 'hiç duymadım' cevabını aldığım bile olmuştur. her cümlesinde kendinizi ve içinde bulunduğunuz toplumu birebir göreceğiniz bir kitap. belki de bu yüzden yayımlamadılar bu romanı, insanların ve toplumun gerçeklerini kabullenemedikleri için. ancak atılgan öyle bir anlatmış ki bu gerçekleri, öyle güzel ışık tutmuş ki, anlamak ve kabullenmemek mümkün değil.

    !---- spoiler ----!

    “ben toplumdaki değerlerin iki yüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü gördüğümden beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum. gerçek sevgiyi! bir kadın. birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!”

    !---- spoiler ----!
  8. kendini toplumun tekdüze ve kalıplaşmış yaşam tarzından koparıp kendine yeni bir toplum kurmayı amaçlayan adam, c. kitabı okurken ona ve fikirlerine saygı duyup bir kere bile aklınıza c ile başlayan bir erkek ismi getirmiyorsunuz. neredeyse her şeyden bıkmış. belli bir kısmından sonra sizin ku-ya-ra sendromunuz mu yoksa a-da-ko sendromunuz mu var diye sizi düşüncelere daldırıyor, ya da sevdiğiniz insanlar hangisiydi?

    bir de bitirdikten sonra gözleri mavi olan insanlara bakarken göğsünüz sızlayabilir. okuyun, okutturun.
    jole
  9. yusuf atılgan'ın en iyi, türk edebiyatının en iyi bir kaç kitabından birisidir.
    içerisinde ;
    !---- spoiler ----!

    birden kaldırımdan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. içimdeki sıkıntı eridi.”

    !---- spoiler ----!
    gibi efsane bir cümleyi barındırır.
    yusuf atılgan'ın kitabı genel olarak kendine has kısa, duygudan uzak cümlelerle yazmıştır. bu kitab okuduktan sonra karşınıza rastgele çıkan bir alıntının ona ait olup olmadığını rahatlıkla anlayabiliyorsunuz.