1. evimde 8 aylık bir erkek kedim var. iyi huylu biraz yaramaz olsa da bıktırmayan bildiğimiz genel kedi saçmalıkları yaparak beni güldüren eğlendiren birşey. bende kız arkadaşımla ona iyi bakıyorum aslında her türlü mamasını önüne koyar rahatı için herşeyi yaparız. ama bugünlerde bir sorunla karşı karşıyayız. ergenlik.

    uzun zamandır devam eden kedi-köpek kısırlaştırma olayı hep kafamda soru işaretleri oluşturmuştur. internetten sitelere bakıp uzmanların görüşlerini okuduğumda -uzman dediğim de sitelere yazan veterinerler falan işte- özellikle evde bakılan hayvanlar için bunun gerekli olduğunu kontrolsüz üremeyi ve huysuzluğu azalttığını hayvanın psikolojisi ve sağlığı için kısırlaştırılmasının şart olduğunu söylediklerini gördüm.

    buraya kadar bir sıkıntımız yok gerçekten hayvanın aklı sürekli orasında olmadığında psikolojisi daha iyi ve daha uysal hale gelebilir. lakin biz insanlar olarak bir hayvana bunu yapmaya nasıl karar verebiliyoruz? bu sizce etik midir? bir canlının önemli bir fonksiyonunu elinden alma hakkını nasıl kendimizde görüyoruz? biz bile ülke olarak cinsel içgüdülerimize yenik düşüp bastırılmış duygularımızla sağa sola saldıran gergin bireyler yetiştiriyoruz. üstelik bizim kısırlaştırılmamız gerektiğini söyleyen de yok. ayrıca dünyaya kedilerden daha fazla zarar verdiğimizde kesin.

    aklıma takılan bu soruları düşünürken sizlerinde görüşlerini duymak isterim. hayvan kısırlaştırmak etik midir?
  2. günümüz şartlarında etik olduğunu düşünüyorum . kabul ediyorum ki böyle bir karar vermek rahatsız edici . etnoloji ve felsefe temelli tartışılabilir elbette ama reel durum bunu gerektirmekte .
    kısa bir google araması ile yerli ve yabancı kaynakların kısırlaştırmanın hayvanın ömrünü uzattığını, kanser gibi bazı hastalıkları önlediğini gösteriyor.

    evde beslediğimiz örneğin köpek: yılda 2 kere yavrulayabilir. ortalama 5 yavrusu olsa yılda 10 yavru , 10 yılda 100 yavru eder. türkiye şartlarında her yıl 10 yavruya adam gibi bakacak birer aile nasıl bulunur ? bulunmazsa sokaklara atılacak ve en geç 1-2 yıla(şanslılarsa) ölecekler. kendimiz beslesek; çiftliklik kurmak bile karşılamaz bu sayıları . ki ülkemiz şartlarında imkansıza yakın.

    tabi bunlar kendi görüşlerim.tecrübelerim. ki birçok kez sokaktan hayvan sahiplendim ve hala da ölmesine ramak kalmış olarak bulup büyüttüğümüz yavru ile yaşamaktayız. işin ticaret kısmı , insanoğlunun bitmeyen ego denizinin , bence kirli , başka bir perdesi .
  3. ilginç bir şekilde böyle kararsızlıkları en çok erkeklerin yaşadığını görüyorum. kendini onun yerine koyup o şekilde düşündükleri için kıyamıyorlar sanki. hemen zülfiyaremi yemeden bu konudaki tecrübelerimi paylaşmaya başlıyorum.

    benim farklı zaman aralıklarında yetişkin iki erkek ve bir dişi kedim oldu. erkeklerden biri zaten kısırlaştırılmıştı, çok uysal, tosun tombalak, aklı fikri oyun uyku ve yemekte olan, sülalem rahat edasıyla gezen bir kediydi.

    kısırlaştırmadığım erkek kedim ise kızgınlık dönemine girdiği günden beri hergün daha mutsuz bir hayvan olmaya başladı. babam kıyamıyordu. hem haksızlık hem günah olduğunu düşünüyordu. zaten mevcut hastalığı yüzünden kısırlaştırmamız söz konusu değildi. ancak o hayvanın hergün gözümün içine baka baka ağlaması, kapı kolunu açıp gitmeye yeltenmesi, camdan dışarı bakıp sessiz sessiz ağlamasını izlemek çok acıydı. iki defa kaçtı, yemediği dayak kalmamış ama o rahatlığı bile en fazla bir hafta sürdü. evde bir battaniyesi vardı. onunla rahatlatırdı kendisini. bazen çiftleştim zannederdi, bazen onun bir battaniye olduğunu anlayıp daha çok sinirlenirdi. ve sonra yine ağlamaya devam ederdi.

    dişi kedim bu kadar zorlamadı bile kendini. şu bir gerçek ki dişi kediniz olunca ilk fırsatta en az üç çocukla geri geliyor kapınıza. ama onun da yaşı çok küçüktü. henüz kızgınlık dönemine girdiğini sanmıyorum. zorla olmamıştır inşallah diye avunmaktan başka çarem yok maalesef. anne olduğunu o bile anlamadı uzun süre. erkek arkadaşımla beraber doğumunda yanındaydık ve resmen biz olmasak bütün yavrular ölecekti. üçümüz seferber olup üç doğum gerçekleştirdik. kedimize annelik hissi bir bir buçuk ay sonra ancak geldi.

    evet kısırlaştırmayla beraber hayvanların ömrü ciddi oranda artıyor. aids dahil birçok hastalıktan korunuyorlar. buna rağmen sokaktaki hayvanların kısırlaşmasına kesinlikle karşıyım. doğanın düzenine bu kadar müdahale etmeye gerek yok. ancak hayatı boyunca evinizde yaşamasını planladığınız bir hayvanınız varsa, çektiği bu denli acıyı ne siz görmek istersiniz, ne de ona yaşatmayı tercih edersiniz diye düşünüyorum.

    işin günah boyutunu düşünenler varsa babamın endişelerinden ötürü baya baya gidip birkaç hoca bulup sormuştum. onlar da benimle aynı fikirdelerdi.
  4. köfte yemek etik mi değil mi? sorusuyla eşdeğer bulduğum soru. bir tarafta sesi soluğu çıkmayan kuzuyu şişe takılıp çevirirken bunu çok doğal bulan insanlar varken diğer tarafta kedinin kısırlaştırılmasını dert edinen insanlar var.
  5. güzel duyar kasılmış yalnız .

    o zaman sevgili dostlar , baştan başlayalım. bu hayvancıklar yüzyıllar önce vahşi idi . kendi doğalarında kendi seleksiyonlarıyla yaşayıp giderlerdi . sonra insanoğlu onları aldı çaprazladı , ehlileştirdi ve bu canlılar süreç içerisinde insanlarla yaşamaya başladı . hangi hayvanlar ? kedi,köpek,inek,koyun,at vs . itirazın varsa buradan başlamak lazım . kuzuyu köfte , danayı sucuk yapınca sorun yok. zavallı tavuğun evladını sahanda kızan tereyağına kırınca harika . kısırlaştırma büyük alçaklık (!) çok duyarlanan herkes tam süper vegan ise saygı duyarım .

    doğal ortamı vsvsvs . masalla masalla ... doğal ortam mı kalmış ? siz hiç doğada yaşayan köpek , kedi gördünüz mü ? ormanda köpekle karşılaştınız mı ? onların doğal ortamı yüzyıllar önce insanın yanı haline getirilmiş . yanlışı orada aramak lazım. bir yerleşim yerinin sokakları doğal ortam değildir. dolayısıyla önce beton kutucuklar , paracıklar , arabacıklar gibi sevdalarımızı gözden geçirmemiz lazım.vahşi kapitalizmi sorgulamamız lazım. sorunun sebebini es geçip sonuçlarından biri ile hallenmek boşa kürek çekmek olur.

    özetle azıcık gerçekçi olmak lazım. günümüzde kucağımızda bulduğumuz bir sorun bu . mantıklı bir önerisi olan varsa buyursun . ne yapmak lazım ? bir çözüm sunulabilirse başım üstüne . sokak hayvanlarını çoğaltalım onlar da sokaklarda ya araba altında ya zehirli sosisle öldürülsün yada çöplerde yiyecek arasın dursun , soğukta titresin. o hayvanı ehlileştiren insanken , onu bu yaşama terk etmek adil mi? lütfen önce çözüm önerisi sonra duyar.
  6. malzemeler

    bir adet arka bahçe
    beyni formatlanmış bir dişi bir erk homo sapiens

    evet yeni bir tarifimle karşınızdayım. bu tarifimizin ismi içine sıçılan doğa
    malzemelerimiz her yerde bulunabilecek malzemeler sokağa çıkıp beyni formatlanmış bir erkek bir dişi sapiens alıp onu evinizin arka bahçesinde kendi başlarına bırakmanız yeterli. aradan binlerce yıl geçtikten sonra nasıl arka bahçenin anasını ağlatacaklar kendi gözlerinizle görebilirsiniz, şayet yaşarsanız.

    ilk başta arka bahçenizin şartlarına uymaya ve hayatta kalmaya çalışacaklardır ardından üreyecekler ve çocuklarını arka bahçedeki elmayla armutla evcil hayvanınız kediyle besleyecekler aradan binlerce yıl geçince ateşi, yazıyı, devleti bulacaklar götlerinden bir medeniyet uyduracaklar ve arka bahçenizin anasını sikmeye başlayacaklar.

    ah aslında bu deney daha önceden yapılmış şimdi farkettim. (bkz: insanlık tarihi)

    şunu demek istiyorum aslında: camus'nun veba'sındaki gibi farelerin sayısı azaldıkça kedilerin de sayısı azalıyor, bu bazen insandan bağımsız şekilde meydana gelirken çoğu zaman insanın başrolde olduğunu görüyoruz. soy tüketmek konusunda öyle bir masterlığımız vardır ki kendi türümüzden canlıları bile yok etmeye kalkışmışızdır. (bkz: kızılderililer) (bkz: atom bombası)
    bu kanser hücrelerinin vücudumuza yayılışı gibi dünya'ya yayılışımız, dünya'nın sonunu getirmektedir.

    yani bu kısırlaştırma olayı yapılmak zorunda fakat bunun da sebebi bizleriz çünkü doğanın doğal işleyişine vurduğumuz ketin bir sonucu olarak doğanın işleyişine beşeri bir dokunma gerçekleştirmek zorunda ve düzeltmeye çalışmalıyız, fakat olay aslında kısır bir döngü nerden düzeltmeye çalışsak diğer yerden patlak verecek bu doğaya karşı doğal olmayan tutumumuz.

    yani en iyisi siktir et etiği metiği güzel kardeşim, biz etiğin de amına koyduk çok afedersin.
  7. köyde büyüdüğüm, hayvanlarımızla iç içe olduğumuz zamanlar babamın söylediği bir şey vardı hep; 'o senin hayvanın değil, aile bireyin.'. hayvan konularına bu açıdan yaklaşmışımdır hep. aynı kardeşim gibi, bir durum ona zarar verecekse eğer o durumu engellerim ve artık kendi evimde de hayvan beslediğim için biliyorum kısır olmayan bir apartman hayvanı kısır olandan çok daha rahatsız.

    velakin böyle düşünsem de yine de biraz rahatsız olduğum bir konu, hayvan doğası hakkında karar vermek. hayvanlarda ebeveynlik duygusu üreme amaçlı, 2-3 ay içinde unutuyorlar fakat en azından 1 kere ebeveynlik hissini tatmasına olanak sağlamaya çalışırım.
    nane
  8. bizim de çok öncelerden sahiplenip baktığımız, çok tatlı bir erkek kedimiz vardı. evde doğup büyümüş, doğru dürüst dışarı çıkmamış ve dışardan da aşırı korkardı. bir kere çiftleştirmiş olmamıza rağmen dönem dönem bize baya eziyet çektirdiği oluyordu. saksılara, koltuklara, hatta benim kız olmamdan mı bilmiyorum, evde bir tek benim eşyalarımın üstüne falan küçük tuvaletini yaptığı oluyordu. bunu yapmasa bu sefer de koku bırakıyordu. misafir gelmesi sıkıntı, ev pisleniyor, annem kafayı yemek üzereydi. en sonunda kısırlaştırma kararı aldık. kısırlaştırdıktan sonra biraz daha rahatlamıştık. erkek kedilerde bu çok görülen bir durummuş. dönem dönem karşı cinsten arkadaş istiyorlar, bir nevi ihtiyaç gibi bu da. açıkçası hayvanları çok seven bir birey olarak böylesine doğal bir haklarını ellerinden almak kolay verilecek bir karar değil diye düşünüyorum. ama öte yandan hayvan sürekli evde, bu doğal hakkına bir nevi engel de olmuyor muyuz? bu şekilde bize birçok sıkıntı verdiği gibi o hayvan da sürekli sıkıntı içinde, asla ulaşamayacağı bir şeyin peşinde koşturuyor.

    son olarak, eğer kısırlaştırmak da kararlıysanız, imkanınız da varsa en azından bir kez hayvanın çiftleştirilmesine olanak sağlayın derim. bazı insanlar var evinde sürüyle kedi besliyor. bizim kediyi aldığımız kız kedileri cinsiyetlerine göre oda oda ayırmıştı, düşünün o kadar karışıklık oluyormuş. böyle insanlarla iletişim kurabilirsiniz. hiç değilse hayvan bir kez de olsa bu doğal hakkından mahrum bırakılmamış olur diye düşünüyorum. fakat lütfen ama lütfen sokakta rastgele bir kediyle çiftleştirip doğacak yavruları da evsiz bırakarak sokakta bir başına yaşamaya terk etmeyin.
  9. elbette hoş birşey değil. fakat ben de kısırlaştırılmış bir dişi kediyi arkadaş edindim kendime ve şiddetle karşı çıkan arkadaşlara sormam gereken birkaç soru var.

    siz hiç çöp konteynırlarının sağında solunda içi dışına çıkmış yavru kedi ölüsü gördünüz mü?
    siz hiç açlıktan, susuzluktan ve kimsesizlikten korku içinde çocuklardan kaçmaya çalışarak hayatta kalmayı deneyen bir yavru kedi gördünüz mü?
    siz hiç yavrusuna yetemediği için onları birer birer kaybeden çaresiz annenin üzüntüsünü görebildiniz mi?
    siz hiç üzerinde sigara defalarca sigara söndürülmüş bir yavruyu kucağınıza alıp içine düştüğü dehşeti hissettiniz mi?

    ne sanıyorsunuz lan siz dünyayı? yaşamak ve üremek için müthiş bir ortam falan mı?

    kimse kusura bakmasın mantıklı bir eylemdir. dışardakilere de elimizden geldiğince yardım edelim, yuva sahibi yapalım.

    edit: mantıklı fakat etik olmadığı söylenmiş. hayvanlarda bu tür eğilimler olmadığı için empati yeteneğimiz bu noktada bir işe yaramaz. ikincisi, etik dediğimiz şey amiyane tabirle toplumun ahlak anlayışı, ahlak felsefesi ise her olay ayrı bir kıstastır. kediyi kısırlaştırmak sadece mantıklı değil ayrıca vicdan sahibi bir bireyin başka bir canlının yaşam kalitesini artırmak ve sonradan olması muhtemel yavruların da cok büyük ihtimalle acı dolu bir yaşama adım atmalarına engel olduğu için etiktir de. doğması muhtemel yavruların yaşam haklarını ellerınden aldıgımızı düşünenler olabilir fakat onlar zaten yoklar.
  10. hayvanların bir eşya gibi tamamen kişisel zevkler için kısırlaştırılması kesinlikle etik değildir. evde kedi beslemek istiyorum fakat hayvan benim yaşamıma uyum sağlayamıyor o zaman ondan biraz kırpayım da mutlu mesut yaşayalım. benim için durum bundan ibaret. ama bir hayvanın yaşama amacı ne olabilir doğdu, yaşadı ve onun için en önemli şey yaşama amacı olan genlerini sonraki nesle aktarma zamanı geldi. ama senin yaşam tarzında elbette bu bir problem. hayvan çiftleşmek istiyor.
    peki ne yapmalı? tamamen "sahibine" kalmış. daha üstün varlıklar olduğumuz için sahibiz biz.ev hayvanları egolarımızın köleleri olduğu için belli sorumlulukları var bizi mutlu etmeliler ve çok sorun çıkarmamalılar.
    bence bırakın etik olmasını tamamen zalimliktir ve insan doğasına son derece uygundur.
    vagus