1. mehmet altan'ın ocak 31 1991'de (her yerde bu tarih tarih lakin bir televizyon programında mı yoksa gazete yazısında mı ortaya atmıştır meçhul) ortaya atmış olduğu kavram. yani siyasal yaşantımızdaki popülaritesini böyle elde etmiştir. yoksa evveliyatında cemal gürsel tarafından 27 mayıs darbesi sonrası zikredilmiştir.

    kavramın altan tarafından kullanımı, doğruluğu bakımından en başından itibaren tartışılır. fransa geleneğinden hareketle ''her anayasa bir cumhuriyettir'' argümanı ortada dolaşsa da bu doğru değildir. her cumhuriyet -bir rejim ve yapı (dördüncü'den beşinci cumhuriyete geçerken) değişikliğinin ardından- bir anayasa üstünde yükselir demek daha doğru bir önermedir. mehmet altan da bir mantalite değişikliğinin gerekliliğini işaret ederek 'ikinci cumhuriyet' deyimini kullanmıştır. bu mantalite değişikliği, bürokratik ve askeri bir cumhuriyetten sivil ve liberal bir cumhuriyete geçişi işaret etmektedir. 1994'te kurulan 'yeni demokrasi hareketi' bu değer üzerinde yükselir.

    kavramı objektif bir biçimde tanımladıktan sonra gelelim yorum kısmına. bu hareketin 2010'daki hali olan 'yetmez ama evet' nişi, ikinci cumhuriyetin kurulmasına katkılarını cansiperane sunduktan sonra iki sene bile bu cumhuriyette yaşayamamışlardır. ikinci cumhuriyetçilerin biyografileri ve ait oldukları sınıfsal zümreler incelendiğinde aslında açtıkları savaşın sadece ideolojik olmadığı, aynı zamanda ödipal bir boyutu olduğu da görülebilir. yani bu savaşın muhattabı birinci cumhuriyetin kodamanları olan babalarıdır aynı zamanda. şimdi en yetkili kişinin, memleketi babasının çiftliğiymiş gibi yönetmesini esefle kınıyorlar. halbuki türkiye tarihini kendi aile tarihleriyle anlatan ve anlata anlata bitiremeyenler de kendileri değil miydi? aldıkları yüksek eğitimleri memleketin entelektüel birikimine katkı sunmak için kullanmak yerine kendi egolarını tatmin için araç haline getiren bu kişiler, acaba yarattıkları frankenstein'dan memnun mudurlar? turgut özal'a 'yurtta sulh, cihanda sulh' bizi çok pasif kılıyor, neo-osmanlıcılığı kullanmamız bize fayda sağlar diye dış ilişkiler danışmanlığı yapan cengiz çandar, şimdi mahkemelerde dolaşırken ne hissediyor acaba? bu insanlar aldıkları eğitimi teorik sahaya yatırma fedakarlığında bulunsalardı istedikleri cumhuriyete ulaşabilirlerdi belki, ama egolarıyla hala ortaya çıkıp pişman olmadıklarını söylerken babalarının çiftliğinin istila edilişini izliyorlar.
    iyi seyirler ikinci cumhuriyetçiler...
  2. fransa devleti model alınarak kurulan yeni siyasal hayatımızda bu terimin kullanılması veya tutması doğal olarak oldukça normal karşılanabilir. öte yandan, fransa tarihi incelendiğinde fransızların bu terimi her anayasa değişimi için kullanmadıkları görülmektedir. örneğin, ikinci cumhuriyet terimi 1848 devrimi sonrası kurulan cumhuriyet ile 1852 yılında 3.napolyon'un darbesi arasında geçen dönemi kapsar. ilk cumhuriyet fransız devrimi sonrası başlamış ve 1.napolyon'un yenilmesi sonrası monarşinin tekrar kurulması ile son bulmuştur. dikkat edilirse ''ikinci cumhuriyet'' terimi rejimsel değişimleri işaret eder, anayasal değil.

    dolayısıyla, türkiye'de henüz ikinci cumhuriyetin tesis edildiğini söylemekten uzak olduğumuzu düşünüyorum.